Bağ Yetiştiriciliğinde Sıkça Görülen Önemli Hastalık ve Zararlılar
Bağ alanı ve üretim miktarı açısından Ege Bölgesi'nden sonra ülkemizin ikinci önemli bölgesi Akdeniz Bölgesi'dir. Daha sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi gelmektedir. En az üzüm yetiştirilen bölgeler ise Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri'dir. Pamuk gibi alternatif ürünlere nispeten çekirdeksiz kuru üzümde yüksek fiyat politikasının uygulanması üretimde ciddi artışlara neden olmuştur. Üretimdeki artış, önemli ölçüde bağ sahalarının genişlemesiyle oluşmuştur. 2002 yılında 794 bin dekar civarında olan üretim alanı sürekli artarak, 2015 yılında yaklaşık 206 bin dekarlık bir artışla 1000 bin dekarın üzerine çıkmıştır. Üretim miktarları artıkça üretimde hem doğa hem de insan kaynaklı sorunlar yaşanılmaktadır.
Bağlar şubat ayı içerisinde yaşanılan mevsim normalleri üzerindeki sıcaklıkların etkisi ile erken uyanabilir, ilkbahar geç donları, dolu, şiddetli yağışlar ve mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen aşırı sıcaklıklar verime olumsuz yönde etki eder. Bağın verimini olumsuz yönde etkileyen faktörler bununla da sınırlı kalmamaktadır. Bağın kimi önemli hastalık ve zararlıları da bulunmaktadır. Bunlarla doğru zamanda, doğru mücadele şekli ile doğru teşhis yapılmadığı takdirde bağ veriminde %60 ve hatta %100’lere varan ölçülerde kayıplar yaşanabilmektedir.
Ülkemizde üzüm yetiştiriciliğinde karşılaştığımız önemli hastalık ve zararlıları sizler için kısaca anlatayım;
Bağda Kurşuni Küf Hastalığı Nasıl Olur?
Salkım çürüklük olarak da söylenmektedir. Hastalığın belirtisini salkımlara ben düştükten sonra daha iyi görebilsek de her dönemde yani çiçek öncesi, ince koruk ve kapalı salkım dönemlerinde bile hastalık bağda bulunabilmektedir. Hastalık bağ içinde bulunabilse de her zaman hastalık belirtisi oluşturmamaktadır.
Kurşuni küf ile sorunsuz bir savaşım yapabilmek için ilk bilinmesi gereken konu, hastalık etmenini tanımaktır. İkinci bilinmesi gereken ise, bu etmenlerin tanelere ya da salkımlara ne zaman bulaştığıdır. Sürgünlerin uzamaya başladığı ilk andan itibaren faaliyete başlar ve tüm yeşil aksam üzerinde belirtiler gösterir. Olgunlaşmış meyvelerin kabuğundaki büyüklüğünden küçüğüne her bir yara kurşuni küf etmeni için potansiyel giriş noktasıdır.
Kurşuni Küf İle Nasıl Mücadele Etmeliyiz?
Kimyasal mücadelesi bölgelere göre değişmektedir. Ege, Marmara ve Doğu Anadolu Bölgesi için ilaçlama zamanları aşağıda yer aldığı gibi olmalıdır:
1.İlaçlama: Çiçeklenmeden hemen önce, 2. İlaçlama: Kapalı Salkım dönemi, diğer ilaçlamalar kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak yapılmalıdır.
Bunların dışında hastalık ile mücadelede yapmamız gereken basit şeyler mevcut;
- Asmalarda güneşlenme ve havalanmayı sağlamak için yeşil budama yapılmalı,
- Hasat geciktirilmemeli,
- Hasada yakın dönemde fazla sulama yapılmamalı,
- Aşırı azotlu gübreleme yapılmamalı,
- Budama sırasında asma üzerinde kalmış hastalıklı, kurumuş ve mumyalaşmış salkımlar bağdan uzaklaştırılıp yakılmalıdır.
Hastalığın oluşması için %90 orantılı neme ihtiyaç vardır, bu nedenle olgunlaşma dönemi kurak geçen yerlerde bu hastalığa pek rastlanmamaktadır.
Bağlarda Filoksera Tehlikesi
Filoksera zararlısı, bağların kendi kökleri üzerinde çoğalmasını doğrudan engelleyen ve dayanıklı Amerikan asma anaçları üzerine aşılı fidan kullanımını zorunlu hale getiren en önemli bağ zararlısıdır.
Filoksera'nın köklerde ve yapraklarda yaşayan şekilleri vardır. Yapraklarda olanlarına yaprak filokserası, köklerde yaşayanlarına da kök filokserası denilmektedir.
Bağ Filoksera'nın Zarar Şekli Nasıl Olur?
Filoksera'yla bulaşık olan bağlarda zamanla sürgünlerde genel bir durgunluk, asmada zayıflık, yapraklarda küçülme ve sararmalar görülür. Boğum araları daralır, çubuklar odunlaşamadıklarından kışın soğuktan etkilenirler. Ayrıca salkımlarda tanelerin seyrekleştiği, normal tatlanma ve renklenmenin olmadığı görülür. Asmalar bir kaç yıl içinde ağır bir durgunluk göstererek kururlar. Bu tip asmalar bağın içinde kümeler halindedir. Kök filokserasının köklerde beslendiği yerlerde emgi sonucu meydana gelen şişkinlikler görülür. Bu şişkinliklerin çürüyüp dağılmaları ve bu durumun devamlı tekrarı, asmanın toprak altı organlarının kaybolmasına dolayısıyla asmanın kurumasına neden olur. Yaprak formları yeni açılan tomurcuklara girerek taze tomurcuk ve yaprakları sokup emerler. Yaprak altındaki emgi noktalarında, bitin çevresinde yaprak dokusu yükselerek galleri (şişkinlikler) oluşturur.
Bağ Filoksera'sı İle Nasıl Mücadele Yapılmalı?
Günümüzde bağcılıkta filoksera zararına karşı anaç kullanımı dışında pratik çözüm bulunmamaktadır. Filoksera'nın asma kökünü emdiği kısımda, asmanın gösterdiği reaksiyon ile bir mantar tabakası meydana gelir ve bu tabaka kökün iç kısımlarını çürümekten korur. Yerli asmalarda bu olay yavaş olduğundan, mantar tabakası ya çok ince olur veya hiç oluşmaz. Amerikan asmalarında bu tabaka çok kalın olmaktadır. Bu bakımdan %60'dan az kum içeren topraklarda bağ tesisinde, toprağın tipine göre Filoksera'ya dayanıklı anaçlar yanında; toprağın kireç oranına, üzerine aşılanacak asma çeşidine ve bölge koşullarına uyabilen anaçlar kullanılmalıdır.
Filoksera'nın bulunduğu bölgelerden temiz bölgelere topraklı veya topraksız asma fidan ve çubukları taşınmamalıdır. Kumlu topraklarda filoksera hareketsizleştiğinden yeni kurulacak bağların bu tip topraklarda kurulmasına özen gösterilmelidir.
Üzümlerimizde Görülen Bir Diğer Tehlike "Salkım Güvesi " Zararlısı
Salkım güvesi, bağların en önemli zararlılarından birisidir. Bağlarda yer yer önemli ürün kayıplarına neden olan bu zararlı, özellikle asmaları iyi gelişmiş, sulanan ve taban yerlerdeki bağlarda daha yoğun olarak görülür. Salkım güvesi, yaptığı zarar sonucu yüksek verim kayıplarına sebep olmaktadır. Bu durum özellikle yaş üzüm ihracatında çok önemlidir. Salkım güvesi tarafından taneler üzerinde açılmış olan deliklere çürüklük mantarlar yerleşir (Kurşuni küf) ve bütün salkımların çürümesine sebep olur.
Salkım güvesi larvaları salkımlarda zararlıdır. Zararları salkımın tomurcuk döneminden başlayarak hasada kadar devam eder. Ülkemizde iklim şartlarına bağlı olarak 3-4 döl verir.
Salkım Güvesinin Ortaya Çıkışı ile Mücadele Şekli Nasıldır?
Öncelikle bu zararlının ne zaman görmeye başlıyoruz yada nerelerde kış dönemini geçiriyor bunu bilmeli ve ona göre tedbir almalıyız.
Salkım güvesi, kışı asma kabukları altında ve toprak içinde çürümüş bitki artıkları arasında pupa şeklinde (birnevi kendini mumyalamış şeklinde uyku dönemine geçmiş hali) geçirir. Havaların ısınmasıyla birlikte Mart veya Nisan ayının ilk haftalarında kelebek olurlar. Kelebekler gündüzleri asmaların iç kısımlarında hareketsiz durur. Akşamüstü güneş battıktan sonra sıcaklıklar 10°C'nin üstünde olduğunda uçmaya başlar.
Kelebekler için en uygun uçuş sıcaklığı 20-27°C, orantılı nem ise %40-70'tir. Bu uçuş sırasında dişi ve erkek kelebekler birbirini bularak çiftleşir.
Kelebekler Yumurtalarını Nerelere Bırakır?
- 1.döl yumurtalarını çiçeklere, çiçek tomurcukları arasına ve çiçek saplarına tek tek bırakır,
- 2.döl yumurtalarını Haziran ayının ilk haftalarında koruklar üzerine,
- 3.döl yumurtalarını Temmuz ayının ilk haftalarında olgun taneler ve saplar üzerine bırakır.
Ülkemizde salkım güvesine karşı ilaçlama zamanı, asmanın gelişme dönemlerine ve zararlı gözlemlerine bağlı olarak belirlenmiştir.
- 1.ilaçlama çiçeklenme döneminde,
- 2.ilaçlama koruk döneminde,
- 3.ilaçlama ise olum dönemlerinde yapılmaktadır.
Salkım güvesi ilaçlama zamanına karar vermede Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri tarafından yürütülen tahmin-uyarı sisteminden yararlanılmaktadır.
Bağ Antraknozu Hastalığını Tanıyalım..
Bu hastalık asmanın tüm yeşil kısımlarını hastalandırırsa da en çok yeni sürgünlerde ve salkımlarda görülür. Yapraklarda önce küçük lekeler oluşur, daha sonra bunların merkezleri gri, kenarları koyu kahverengileşir. Mevsim sonunda lekelerin orta kısmı genellikle delinir.
Tanelerdeki lekelere "Kuş Gözü‟ denir. Bu lekelerin merkezi gri olup, kırmızımsı kahverenkli bir kuşakla çevrilmiştir. Bu lekelerin altındaki hücreler kurur ve sertleşir, etrafındaki meyveler gelişmeye devam ettiği için bozuk şekiller oluşur.
Bağ Antraknozu İle Nasıl Mücadele Etmeliyiz?
- 1.ilaçlama sürgünler 5-10 cm olduğunda,
- 2. ve diğer ilaçlamalar ise 1.ilaçlamada kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak taneler yarı büyüklüğünü aldığı döneme kadar ilaçlamalara devam edilir,
- Çiçekleme döneminde ilaçlama yapılmamalıdır,
- Ayrıca kış döneminde bağlar budanırken, asmanın üzerindeki hastalıklı yada lekeli sürgünler dikkate alınarak budanmalıdır ve bağdan uzaklaştırılarak yere dökülmüş hastalıklı bitki artıkları ile birlikte imha edilmelidir.
Bağ Thripsi Böceğinin Hayat Döngüsü ve Zarar Şekli Nasıldır?
Kışı ergin halde omca kabukları altında ve toprakta bitki artıkları arasında geçirirler. İlkbaharda gözler uyanmaya başlarken yeni oluşan yapraklara geçerler ve beslenmeye başlarlar. Vejetasyon (gelişme dönemi) süresince zararlarına devam ederler. Yaprakları emerek kuruturlar.
Thripsler; sürgün, yaprak, tomurcuk, çiçek gibi genç dokulara
yumurta bırakır ve buradan çıkan larvaların beslenmesi suretiyle zarar yaparlar.
Thripslerin danedeki zararları ise; emgi yerlerinin sarı bir hale şeklinde renk
almasıyla ortaya çıkar. Özellikle sofralık amaçlı yetiştiricilikte bu zarar
sorun oluşturmaktadır. Genellikle yaprakların alt yüzeyini emerler. Yapraktan
başka çiçek saplarını emerek çiçeklerin dökülmesine neden olurlar. Emme sonucu
genç yapraklar kıvrılır, kurur ve sürgünlerin büyümesi durur. Emilen yapraklar
başlangıçta beyazdır, zamanla koyulaşır ve esmer bir renk alır. Emgi yerleri
zamanla kurur ve yaprağın genel büyümesinden dolayı yırtılır, yaprak delik deşik
olur ve dökülür.
Kumsal alanlarda şiddetli fırtınadan sonra benzer zararlar görülebilir. Bu zarar thrips zararıyla karıştırılmamalıdır.
Bağ thripsi ile mücadele edeceğimiz zaman, zararlı böceği bağlarımızda görmeye başladıktan sonra ilaçlamaya karar vermeliyiz. Kullanılacak ilaç seçiminde ise bölgenizdeki İl veya ilçe Tarım Müdürlüklerinden destek alabilirsiniz.
Siyah Bacak Hastalığı (Black Foot Disease)
Dünyadaki tüm üzüm üretim bölgelerinde yaygın olarak bulunduğu, son yıllarda genç bağlarda hastalık oranının önemli oranda artış gösterdiği ve geriye doğru ölümlere neden olduğu bildirilmiştir.
Hastalık İtalya, Kaliforniya,
Portekiz, Güney Afrika, Yeni Zelanda, Avustralya, Şili ve İspanya gibi belli
başlı bağ bölgeleri ile Lübnan, İran, Uruguay ve Kanada gibi daha az tanınan
bağ bölgelerinde de tanımlanmıştır.
Hastalığın ana bulaşma yolu
üretim materyali, bulaşık topraktır. Özellikle hastalıkla bulaşık olan anaçlar
hastalığın önemli yayılma yollarından birisidir. Sağlıklı olan üretim
materyallerine üretim işlemleri sırasında da hastalık bulaşabilir ve hastalanan
fidanlarla taşınabilir. Bulaşık olan fidanlık ve anaçlık toprağının hastalığın
yayılmasında etkili olduğu, hatta fidan üretimi sırasında kalem ya da anaç
üzerinde oluşan yaralarla temas haline geçen bulaşık toprağın hastalık
oluşumunda etkili olduğu da saptanmıştır. Anaçların taç kısmında ya da kökler
üzerinde oluşacak yaralar ve doğal açıklıklar yoluyla siyah bacak hastalığı
bulaşmaktadır.
Siyah bacak hastalığı, 8 yaşın
altındaki genç bağları etkilemekte, hastalığın belirtileri yan kök ve kökün
hacminde azalma ile birlikte içe çökmüş (odun dokuya batık) kahverengi lekeler
görülebilmektedir. Ana kök ve yan köklerde J şeklinde kıvrılma, Asmaların toprak üstünde kalan kısımlarında
hastalığın belirtileri ise ilkbaharda gözlerin geç uyanması, zayıf gelişme ve
sürgünlerde durgunluk ile birlikte boğum arası uzunluğun kısalması, yapraklarda
sararmalar ve ileri aşamada geriye doğru ölüm olarak görülmektedir.
Bu tür asmalar ya gelişme sezonu boyunca ya da kışı takip eden sürede kuruyarak. Siyah karabacak hastalığı fungusları, genellikle diğer gövde hastalığı etmenleri ile birlikte bulunabilmektedir ve belirtilerin şiddetli görülmesine neden olmaktadırlar. Siyah bacak hastalığı etmenleri zor koşullara dayanıklı yapılar ürettikleri için uzun süre toprakta canlı kalırlar.
Siyah bacak hastalığının maalesef ilaçlı mücadelesi bulunmamaktadır. Hastalıkla mücadelede kültürel işlemlere önem vermek ve asmaları sağlıklı yetiştirmek çok önemlidir. Fidanlıklarda ve yeni tesis edilen bağlarda; çevresel faktörler, besin maddesi yetersizliği, zayıf drenaj, toprak sıkışması, yanlış dikim, toprak işleme sıklığı ve genç asmalarda fazla ürün yükü gibi stres koşulları hastalığın gelişiminde, ilerlemesinde etkili yıllardır. Hastalığın belirtisi özellikle sıcaklıkların arttığı yaz aylarında görülmektedir.
Bağlarda Külleme Hastalığı ve Mücadele Yolu Nasıl Olmalı?
Bağ küllemesini; bağın meyve, yaprak ve sürgünlerinde çoğu zaman görmekteyiz. Hastalığın oluşabilmesi için çoğu zaman uygun hava koşullarının oluşması yeterli olmaktadır. Hastalık kurak ve sıcak iklim koşullarında her yıl görülür. En iyi gelişme sıcaklığı 20-27 °C'dir. Sıcaklık dışında neme de ihtiyaç vardır.
Genellikle gündüzleri sıcak akşamları serin havanın olduğu dönemlerde hastalıkta yoğunluk görülür. Üzüm yapraklarının her iki yüzü de hastalığa duyarlıdır. Başlangıçta yaprak üzerinde pudramsı bir beyazlık görürüz. Bu beyazlaşma artarak yapraklarda bitkinin ve meyvenin beslenmesini azaltacağı gibi bitki yapraklarında kurumlara sebep olur. Eğer taneler henüz tam büyüklüğünü almadan hastalığa yakalanırsa meyve tanelerinde çatlamalar meydana gelir. Önemli bir ekonomik kayba sebep olur. Hastalık rüzgarla yayıldığını unutmayalım.
Bağ Küllemesi İle Nasıl Mücadele Edebiliriz?
- Hastalıklı sürgünler budanarak uzaklaştırılmalı,
- Yeşil budama yapılarak bağ içinde hava sirkülasyonu sağlanmalı,
- Kimyasal ilaçlama yapılacaksa bölgeden bölgeye ilaçlama dönemleri değişmekle birlikte;
1. İlaçlama; sürgünler 20-25 cm boya ulaştığında,
2. İlaçlama; çiçek taç yaprakları döküldüğünde,
Sonraki ilaçlamalar ilaçların etki süresi dikkate alınarak, tanelere ben düşene kadar ilaçlamaya devam edilir.
Kullanılacak zirai ilaçların seçiminde bölgenizde bulunun İl veya İlçe Tarım Müdürlüklerinden destek alabilirsiniz.
Bağ Mildiyösü Hastalığının Önemi ve Mücadele Yolları Nedir?
Hastalık için yağmur önemli bir faktördür. En ciddi salgınlar, yağmurlu
bir kışı takip eden yine yağmurlu bir ilkbahar ve 8-15 günde rüzgarla yağan
yağmurun olduğu ılık yaz koşullarında görülür.
Hastalık kısa sürede geniş alanlara yayılabilmesi ve çok tahripkar olmasından dolayı önemlidir. Hastalık asmanın tüm yeşil aksamında görülebilir. Belirtilerin ortaya çıkabilmesi için sürgünlerin 25 cm boya ulaşması gerekir.
Yaprakların üst yüzeyinde tipik yağ lekesi, alt yüzeyinde ise
nemli havalarda beyaz bir misel örtüsü vardır. Yağ lekesi görülen kısımlar sarımtırak renktedir. Lekeler büyüdükçe ortası
kızaran yapraklar dökülür.
Hastalık sürgünde lekeler oluşturur. Eğer şiddetliyse sürgünü kurutabilir. Hastalık, salkımı çiçek döneminde yakalamışsa, çiçekler mantarla (fungusla) örtülür. Renk kısa zamanda kahverengiye dönüşür ve çiçekler kuruyarak dökülür.
Taneler ise küçükken hastalığa çok duyarlıdır. Hastalığa yakalanan taneler grimsi bir fungal örtü ile kaplanır. Bu salkımların çoğu kez tamamı kurur.
Bağ Mildiyösü İle Nasıl Mücadele Edebiliriz?
- Hastalıklı sürgünler dipten kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır,
- Asmaların altı temiz tutulmalıdır,
- Yere düşen hastalıklı yapraklar ve yabancı otlar imha edilmeli,
- Bağ gereğinden fazla sulanmamalıdır.
İlaçlı Mücadele Ne Zaman Yapılmalı?
- 1.İlaçlama sürgünler 25-30 cm uzunlukta olduğunda,
- 2. ve daha sonraki ilaçlamalar 1. ilaçlama da kullanılan ilacın etki süresine göre ilaçlamaya devam edilmelidir.
Kullanılacak zirai ilaçların seçiminde bölgenizde bulunun İl veya İlçe Tarım Müdürlüklerinden destek alabilirsiniz.
Kaynakça
tarimorman.gov.tr
egeders.ege.edu.tr
zmo.org.tr
Written by
Çağdaş AKÇORA
Ziraat MühendisiBreedsMore
IllnessesMore
Forage cropsMore
- Патологическая физиология голодания Arina TARAN
- Дефицит фосфора (гипофосфатемия) Hipofosfatemi Arina TARAN
- Какие бывают кормораздатчики для ферм КРС? Irina Makarova
- Кормушки для овец Diana Myakisheva
- Питание домашних коз: что едят, виды корма и правила кормления Alina Arslantürk
- Важность минералов питании сельскохозяйственных животных Irina Makarova