Hububatta Virüs Hastalıkları
Arpa Sarı Cücelik Virüsü Nedir?
Diğer bir adı da buğday sarı cücelik virüsüdür. Türkiye’de önceleri nadir olan görülen bu virüs, 2000 yılından itibaren bazı illerde yayılış göstermiştir. Virüs, mekanik olarak, bitkilerin birbirleri ile temasıyla, tohumla ya da polenlerle taşınmaz. Virüs, vektör dediğimiz aracılar ile taşınır. Vektörlerden birisi de yaprak bitidir, yaprak bitlerinin çoğu bu virüsün taşınmasına neden olur ve persistent taşınma dediğimiz taşınma şekline sahiptir. Yani virüsü bir kez vücuduna aldığında hayatı boyunca bünyesinde taşıyıp bitkilere geçirebilir. Vektör virüsü aldıktan sonra diğer bitkilere taşıma özelliğini kazanması için bünyesinde belirli bir süre geçirmesi lazım. Bu süre virüse göre birkaç saat ile 16-24, hatta 48 saate kadar çıkabilir. Persistent taşınan virüsler bitkinin floem dediğimiz iletim dokusunda bulunurlar. Bu sebeple mekanik olarak doğada bitki öz suyu ile taşınamazlar.
Arpa Sarı Cücelik Virüsünün Belirtisi Nasıldır?
Dikkat! Bu virüsün tarladaki belirtileri, besin noksanlığı ve su stresi ile karıştırılmamalıdır! Belirtileri iklim şartlarına bağlı olarak değişse de en çok rastlanılan belirtileri, isminden de anlaşılacağı üzere cüceleşmedir. Cüceleşmenin şiddeti çok fazla olacağı gibi diğer bitkilerden ayırt edilemeyecek kadar hafif de olabilir. Bunun dışında yaşlı yapraklara baktığımızda canlı yeşil rengin kaybolduğunu ve enfeksiyondan sonraki 7-21 gün arasında da renksizleşmeyi görürüz. Diğer belirtiler ise yapraklarda yukarıya doğru kıvrılma, yaprak kenarlarında sıklaşan girinti çıkıntılar, başaklanmada azalmalar, kısırlık, az, küçük ve boş dane oluşumları olarak sıralanabilir. Bunlara bağlı olarak tahılların dane verim ve kalitelerinde azımsanmayacak kadar kayıp oluşabilir. Ürün kaybı ekilen çeşide, iklim şartlarına, ekimin zamanına ya da bulaşık bitki sayılarına bağlı olarak değişse de yüzdelik bir dilim verecek olursak bu oran %5-20’dir. Virüsün yoğunluğu, yaprak bitlerinin yoğunluğuna bağlı olarak değişir.
Virüsün adı arpa ya da buğday ile anılsa da yulaf, çavdar, çeltik ve mısır gibi diğer ürünlere de etkisi vardır. Yukarıda genel belirtilerini versek de diğer konukçularını tek tek inceleyelim.
Yulafta Görülen Belirtiler: Yapraklarda kırmızımsı mor renk değişimi, bazen tüm bitkinin sararması, sertleşmesi, tohum başının yanması gibi belirtileri vardır. Erken sonbaharlarda yem amaçlı yetiştirilen yulaflarda daha sık görülür.
Buğday ve Çavdarda Görülen Belirtiler: Yapraklarda sararma ve yaprak ucunda kütleşme görülür. Virüsün bulaştığı alanlarda buğdayda dikleşme, sararma oluşur ve uçlarında görülen bu sararma zamanla yaprağın tamamını kaplar. Olgunlaşma sırasında ise renksizleşmeler başlar. Arpada Görülen Belirtiler: Yapraklardaki sararma gözlemlenir (bilhassa uçlarında ve kenarlarında). Bu durum azot eksikliğinin belirtileri ile karıştırılabilir. Azot eksikliği bitkide homojen yani eşit dağılım gösterir ama virüsle bulaşık olan bitkilerde bu sararmalar dağınıktır. Bununla beraber direkt olarak danenin yapısını etkiler. BU virüsün çeltikteki belirtileri ise yapraklarındaki sarımsı-turunculaşmadır. Arpa sarı cücelik virüsü, belirti göstermeden de bitkilerde bulunabilir demiştik. Bunlara çim, çavdar ve mısır bitkileri örnek verilebilir.
Arpa Sarı Cücelik Virüsü ile Nasıl Mücadele Edilir?
Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır. Aynı zamanda yöreye iyi uyum sağlamış, verimi ve kalitesi yüksek çeşitleri tercih etmeliyiz.
Hastalığın görüldüğü bitkilerin ekimlerini, yaprak biti popülâsyonlarının yoğun olduğu dönemlere denk getirmeyerek mücadele edilebilir. Bunun için de sonbahar ekimlerimizi olabildiğince geç (kışlık tahıllarda Kasım ayında), ilkbahar ekimlerimizi de yine olabildiğince erken yapmalıyız. Bu yöntem, mücadelede en etkili yoldur.
3 yıllık bir ekim nöbeti sistemi uygulayabiliriz. Tahıldan sonra yağ ve ondan sonra da yem bitkileri ekiminin yapılması öneriliyor.
Yabancı otları tarladan uzaklaştırmamız gerek. Çünkü onlar, yaprak bitleri için uygun bir sığınaktır.
Kimyasal mücadelemizi ise vektörlere Karşı yapabiliriz. Yani yaprak bitlerine karşı önerilen dozlarda insektisit kullanarak virüsün önüne geçebiliriz.
Toprak Kökenli Buğday Mozaik Virüsü Nedir?
Bu virüs mekanik olarak da vektörle de taşınır, tohumla taşınmaz. Vektörü ise toprak kökenli bir fungustur (Polymyxa graminis).
Buğday, arpa ve çavdarın yanında çim, domuz ayrığı, darı, salkım otu ve brom gibi bitkilerde de görülebilir.
Toprak Kökenli Buğday Mozaik Virüsü Hastalığının Belirtileri ve Mücadelesi Nasıldır?
Hastalık, iklimlere göre farklı belirtiler gösteriyor. İlkbahar aylarında net olarak gözlemlenen belirtiler, farklı boyutlarda olan leke ve beneklerdir. Lekelerin rengi çoğu zaman koyu yeşildir. Bazen yapraklarda çizgiler olur. Yaprak kını ve kavuzlarında ise adından da anlaşılacağı gibi mozaik şeklinde lekeler vardır. Hastalığa hassas olan çeşitlerde sebep olduğu en belirgin sorunu, rozetleşme ve cüceleşmedir. (Rozetleşme, bitkilerde boğum aralarının kısa kalmasıdır.)
Rozetleşen bitkilerin yaprakları zamanla koyu yeşil renge dönerek, mozaik görüntü kamufle edilir.
Ülkemizde Eskişehir’de yaygındır ve hastalığın epidemi yaptığı yıllarda – özellikle 2016 yılında-, ürün alınamadığını söyleyebiliriz. Virüs toprakta altı yıla kadar kalabilir. Sıcaklıkların yüksek olduğu dönemlerde bulaşıcı özelliğini kaybeder.
Mücadele edebileceğimiz tek yol hastalığa dayanıklı ve toleranslı çeşitler kullanmaktır. ES14, Altay 2000, Sultan 95, ES 86/7 gibi buğday çeşitlerinin, Toprak Kökenli Buğday Mozaik Virüsü’ne karşı dayanıklı olduğunu söyleyebiliriz.
Written by
Eda VANLIOĞLU
Ziraat MühendisiBreedsMore
IllnessesMore
Forage cropsMore
- Патологическая физиология голодания Arina TARAN
- Дефицит фосфора (гипофосфатемия) Hipofosfatemi Arina TARAN
- Какие бывают кормораздатчики для ферм КРС? Irina Makarova
- Кормушки для овец Diana Myakisheva
- Питание домашних коз: что едят, виды корма и правила кормления Alina Arslantürk
- Важность минералов питании сельскохозяйственных животных Irina Makarova