Neospora Caninum


İlk defa 1984 yılında Norveç’te köpek yavrularında beyin iltihabı olgularıyla ortaya çıkmıştır. Daha sonra benzer vakalara Amerika’da rastlanmıştır. Arakonakları başta sığırlar olmak üzere koyun, keçi, at ve geyiklerde de hastalığa sebep olabilmektedir. Son konakları evcil köpeklerdir. Sığırlarda en hızlı nakledilen parazit olup, bazı sürülerde sığırların %90’ına kadarının enfekte olduğu bulunmuştur. Sığırlarda gebelik yolu ile bulaşma, en önemli bulaşma yollarında biridir. Birçok ülkede yavru atmanın en önemli sebeplerinden biri bu parazittir.

Neospora caninum ‘un Yaşam Döngüsü Nasıldır ?


Yaşam döngüsünde üç önemli formu vardır. Bunlar trofozoitler , doku kistleri ve ookistlerdir. Trofozoitler ve doku kistleri ara konak olan sığırlarda bulunur. Doku kistleri özellikle merkezi sinir sisteminde bulunmaktadır. Bunun dışında kas dokusunda da görülürler. Ookist formu son konak köpeklerde görülür ve dışkı ile dışarı atılır. Dış ortamda sporlanıp enfektif hale gelirler. Köpekler doku kisti taşıyan organ ve dokuları yiyerek , sığırlar ise köpeklerin dışkı ile çıkardıkları ookist bulaşmış su ve gıdalarla hastalığı alırlar. Deneysel olarak enfekte kolostrumla beslenen buzağılarda hastalığın ortaya çıktığı görülmüştür. Köpekler için enfekte sığırlardan çıkan atık yavru zarlarının yenmesi önemli bulaşma kaynağıdır.

Neospora caninum’un Yayılışı ve Önemi Nasıldır ?

Sığırlarda yavru atma ve yeni doğan ölümleriyle seyreden neosporiosise Arjantin, Avustralya, Belçika, Danimarka, Brezilya, İrlanda, İtalya, Hollanda, İngiltere, Japonya, Kore, ABD, Almanya’ da rastlanmıştır. Neospora caninum'a ait ekonomik kayıplara ait kesin veriler olmasa da milyon dolarları bulduğu kabul edilmektedir. Enfeksiyon özellikle iki aylıktan küçük danalarda ortaya çıkar. Yavru kayıplarının yanında profesyonel yardım, teşhis, süt kaybı, yeniden üretim ve şayet değeyecekse yerine yenilerinin konması gibi kayıplara da neden olmaktadır.

Neosporosis dünyanın birçok ülkesinde sığırlarda tespit edilmiştir. Neosporosis’in seroprevalansı süt inekçiliği yapan işletmelerde:

  • Kuzey İspanya’da % 30.6,
  • Portekiz’de % 49,
  • Arjantinde % 56.9,
  • Meksika’da % 59
  • Polonya’da % 15.6 olarak saptanmıştır.

Türkiye’de neosporiosis görülme oranı

  • Ankara’da % 10,
  • Çankırı’da % 6.93,
  • Eskişehir’de % 5.46,
  • Kayseri’de % 10.8,
  • Kırıkkale’de % 32.72,
  • Kırşehir'de % 19.55,
  • Nevşehir’de % 5.10,
  • Yozgat’ta % 20.32 olarak bulunmuştur.

2003 yılında Sakarya yöresinde yapılan bir çalışmada 92 sığırın 10’unda (% 9.2) neosporosis yönünden seropozitiflik bulunmuştur.

Neospora caninum’un Patogenez ve Klinik Bulguları Nasıldır?


Sığırlarda gebelik süresinde yavruya geçip , yavruyu enfekte eden önemli parazitlerden biridir. Atık yavrudaki en önemli bulgu beyin iltihabıdır. Enfeksiyonun kısırlık üzerine etkisinden dolayı süt sığırcılığında süt veriminde azalmaya yol açmaktadır. İneklerde tek klinik belirti aborttur. Gebeliğin ilk üç aylık döneminde her yaştaki ineklerde abort şekillenebilir ve ölen yavru emileceğinden gözden kaçabilir. Yavru atmalara daha çok gebeliğin 5-6. aylarında rastlanır. Canlı doğan yavrular klinik belirti gösterse de normal görünümdedir ancak kronik bir enfeksiyon seyreder. Yavru atmalara yıl boyunca rastlanır.


Buzağılarda klinik belirtiler zayıflık, büyümede yavaşlama, arka, ön veya bütün bacaklarda kasılma yada aşırı uzamış olabilir. Sinirsel bulgularda sinir sistemi bozukluğu, diz kapağı refleksinin azalması, ayak ve bacaklarda gerilme yürürken veya dururken dengeyi sağlayamama ve şuur kaybı gözlenir. Buzağılarda gözün, göz yuvasında dışarı çıkması, gözlerde asimetri ortaya çıkabilir.

Neospora caninum’un Teşhisi Nasıldır ?

Yavru atmış ineklerde serum muayenesi önemlidir. Kesin teşhis için atık yavrunun histolojik incelenmesi gerekmektedir. Bunun yanında serolojik veya moleküler yöntemler kullanılarak teşhis edilebilir.

Neospora caninum’da Tedavi ve Koruma Nasıldır ?

Farklı antibiyotik tedavileri uygulanabilmektedir. Ancak özellikle kongenital enfeksiyonların önüne geçebilmek için kontrol tedbirleri, tedaviden daha önemlidir. N.caninum sığırlarda birkaç nesil boyunca etkili olan bir hastalıktır. Hastalık ineklerden düvelere geçişini önlemek için hastalığa yakalanmış inekleri damızlıktan çıkarmak gerekmektedir. Sığırlarda N. caninum’u önleyecek bir aşı yoktur.


En önemli koruma kontrol yollarından biri de köpeklerin atık yavru, atık yavru zarları ve ölmüş buzağı yemesine izin verilmemesidir. Ayrıca köpek dışkılarının, sığırların yem ve sularına karışması önlenmelidir.

 

Use of the information/advice in this guide is at your own risk. The Farmow and its employees do not warrant or make any representation regarding the use, or results of the use, of the information contained herein as regards to its correctness, accuracy, reliability, currency or otherwise. The entire risk of the implementation of the information/ advice which has been provided to you is assumed by you. All liability or responsibility to any person using the information/advice is expressly disclaimed by the Farmow and its employees.