Hayvan Beslemede Minerallerin Önemi

Hayvan Beslemede Minerallerin Önemi Nelerdir?

Tüm canlılar normal yaşam fonksiyonlarını sürdürebilmek için minerallere gereksinim duyarlar. Sözü edilen mineraller gerek hayvansal dokularda gerekse tüm yemlerde değişik miktar ve oranlarda bulunmaktadır. Hayvan besleme terminolojisinde mineraller tüm inorganik elementleri içine almaktadır. Enerji ve proteine oranla daha az miktarlarda ihtiyaç duyulan ancak organizmada önemli görevler üstlenen mineraller katı ve kristal halde bulunurlar ve olağan kimyasal reaksiyonlar ile dekompoze olmayan veya sentez edilemeyen bileşiklerdir.

Hayvan türlerinde sağlık ve verim performansı için mineral maddelerin yeterli miktarlarda ve uygun oranlarda bulunması gerekir.

Karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi organik elementler hayvan vücudunun %96'sını oluştururlar. Katyon ve anyonların payı %3.5 olup geri kalan bölümü diğer mineralleri kapsar.

Kalsiyumun toplam mineraller içindeki payı %49 olup bu değer fosfor için %27'dir. Geriye kalan %24 ise öteki minerallere aittir.

Çeşitli hayvan türleri tarafından ihtiyaç duyulan başka bir ifade ile ekzojen nitelik taşıyan 24 mineral bulunmaktadır.


Çiftlik Hayvanlarında Kalsiyumun önemi nedir?


Vücutta bulunan toplam mineral miktarının %70’ini oluşturan Ca ( kalsiyum ) ve P ( Fosfor ) genellikle birlikte incelenirler.

Organizmadaki Kalsiyum’un %99’u, Fosfor’un ise %80’i kemik ve dişlerde bulunur.  Kalsiyum, fosforla birlikte kemik ve dişlerin oluşumuna katılır.

* Yeni doğan hayvanların kemiklerindeki Kalsiyum sınırlı miktarda olduğundan gelişme süresince kemiklerin gelişmesi ve kalsifikasyonu için önemli miktarda Kalsiyum’a ihtiyaç duyulur.

* Kalsiyumun yaşamsal metabolik olaylarda da görevleri vardır.

* Kan Kalsiyum düzeyinin paratroid ve adrenal bezlerden salgılanan hormonlarca kontrol edilmesi fizyolojik önemin bir göstergesidir.

* Minerale ihtiyaç duyulduğunda kemiklerde bulunan depolardan kullanılır.

* Kanda Kalsiyum düzeyi yükseldiğinde fazla mineral gerektiğinde kullanılmak üzere depolarda birikir. Ayrıca bir bölümü de böbrek yolu ile veya gaita ile dışarı atılır.

Kalsiyum ve Fosfor büyüme, yumurta ve süt üretimi için rasyonlarda bulunması gerekli kritik minerallerdir. Kemik bozukluklarının ortadan kaldırılması için de ayrıca Kalsiyum’a ihtiyaç duyulur. Yumurta ve süt üretimi önemli miktarda Kalsiyum gerektirir. Tavuklar ihtiyacının altında Kalsiyum’la beslendiklerinde ince ve yumuşak kabuklu yumurta üretirler. Rasyonlarla Kalsiyum yetersiz alındığı sürece toplam yumurta ve döl verimi düşer. İnekler bu duruma süt verimlerini azaltarak tepki gösterirler.

Kalsiyum’unun başlıca görevlerinden birisi de kalp atışlarını düzenlemektir. P, Na, K, Mg ve diğer minerallerin bir bölümü de kalp atışlarının hızının belirlemesinde etkili olmaktadırlar. Bu mineral kas ve sinir uyarımlarının kontrol edilmesinde de rol oynamaktadır. Kalsiyum, ayrıca, kanın pıhtılaşmasında da fonksiyona sahiptir.

Kalsiyum ve Fosfor yetersizliklerinin en belirgin sonuçları kemik gelişiminde gözlenir. Bu minerallerin yetersizliğinde kemikler gelişmeye devam eder; ancak yetersiz kalsifikasyon nedeniyle sertlik kazanamaz. Bunun sonucu gözle görünebilen kemik bozukluğu ile karakterize edilen gençlerde raşitizm, yaşlılarda ise osteomalasi olguları ortaya çıkar.  Bu olgu aynı zamanda Kalsiyum ve Fosfor metabolizması için gerekli olan vitamin D yetersizliğinde de meydana gelir. Raşitizme maruz kalan hayvanlarda uzun kemiklerde eklemler genişler. Eklemlerde şişkinlik söz konusu olduğundan yürüyüş bozukluğu kaçınılmazdır.

Baklagil kaba yemlerini serbest miktarlarda tüketen ruminantlarda yaşama payı ile birlikte verim payı Kalsiyumun ihtiyacının bir bölümü de karşılanabilmektedir. Karma yemle beslenen kanatlılarda rasyonlara Kalsiyum ilavesi zorunludur. Kireçtaşı, DCP, floru alınmış fosfat, midye kabuğu hayvan beslemede kullanılabilen Kalsiyumun kaynaklarıdır. Eğer fosfor, kalsiyuma göre daha fazla alınırsa özellikle ruminantlarda idrar yolları taşları oluşumu söz konusudur.

Çiftlik Hayvanlarında Fosforun önemi nedir?


Fosforun yetersiz alındığı durumlarda idrar yolları bozuklukları, ruminantlarda tahta, kemik, çuval gibi yem niteliğinde olmayan maddelerin yenmesi ile karakterize pika olguları ortaya çıkmaktadır.

Gerek bitkisel kökenli fosfordan yeterince yararlanamayan kanatlılar ve tek mideli hayvanlarda gerekse kaba yem ağırlıklı rasyonlarla beslenen ruminantlarda rasyonlara Fosfor katılması zorunlu olmaktadır. Yemler genelde belirli oranlarda Fosfor içermektedir.

Kaba yemlerin fosfor içeriği toprağın mineral durumuna bağlıdır. Tahıl tane yemleri, değirmencilik yan ürünleri, başta hayvansal kaynaklı olmak üzere tüm proteinli yemler Fosfor bakımından zengindir.

Temiz hastalık etkenlerinden arındırılmış kemik unu, floru alınmış fosfat kayaları, özellikle dikalsiyum fosfat (DCP) uygun Fosfor kaynaklarıdır.

Çiftlik Hayvanlarında Magnezyum önemi nedir?

Vücutta pek çok dokuda bulunan magnezyumun (Mg) yarısı kemiklerde, diğer yarısı ise yumuşak doku ve vücut sıvılarında yer alır. Magnezyum özellikle kemik oluşumundaki fonksiyonunu Kalsiyum ile birlikte gerçekleştirir.

Magnezyum’un pek çok fizyolojik fonksiyonu bulunmaktadır.

* İskelette bulunan Magnezyum kemik ve dişlerin oluşumuna katılır.

* Magnezyum intrasellüler sıvılarda bulunan ikinci elementtir. Dolayısıyla hücre metabolizması için zorunlu bir mineraldir.

* Büyümenin gecikmesi, aşırı duyarlılık, tetani, iştahın azalması, kaslarda koordinasyon bozukluğu gibi belirtiler Magnezyum yetersizliğinin belirgin sonuçlarıdır.

* Yemlerin büyük bir bölümü hayvanlarda ihtiyacı karşılayacak ölçüde Magnezyum içerir. Bununla beraber ihtiyacı güven altına alabilmek için mineral karışımlara belirli miktarlarda Magnezyum katılır.

* Kaba yemlerin yapısında bulunan Magnezyum’un %10-15’i, tahıl ve konsantre yemlerdekinin ise %30- 40’ı değerlendirilebilir.

* Çoğu minerallerin tersine bitki yaşlanınca Magnezyum miktarı artmaktadır.

* Magnezyum oksit ile magnezyum sülfat mineral kaynağı olarak kullanılabilir.


Çiftlik Hayvanlarında Potasyum önemi nedir?

Vücutta Kalsiyum ve Fosfor’dan sonra en fazla yer alan mineraldir. Mineralin başlıca emilim yeri incebağırsaklar olup emilen Potasyum’un başlıca atılım yolu böbreklerdir. İntrasellüler sıvıların başlıca katyonu olup ozmotik basıncın düzenlenmesinde ve asit baz dengesinin sağlanmasında rol oynar. Kasların aktivitesi ve kreatin ile ilgili enzim reaksiyonları için gereklidir. Karbonhidrat metabolizmasını etkileyen bir mineraldir.

* Potasyum yetersizliği ender meydana gelen bir olgu olmakla beraber yüksek düzeyde konsantre yemlerle beslenen besi sığırlarında ortaya çıkabilir.

* Büyümenin gecikmesi,

* Kaslarda genel zayıflama,

* Sallantılı yürüyüş,

* İshal,

* Karnın gerilmesi,

* Zayıflama ve bunu izleyen ölüm gözlenir.

Öte yandan, bu mineralin fazlalığı Magnezium’un emilimi ve değerlendirilmesini bozar. Aşırı tüketime bağlı toksikasyonlar pek yaygın değildir. Ancak su tüketiminin sınırlandırılması veya tuzlu su veya böbreklerin fonksiyon bozukluğu durumlarında ortaya çıkabilir. Bitkisel kökenli yemler özellikle kaba yemler Potasyum bakımından zengindir.  

Çiftlik Hayvanlarında Sodyum ve Klor'un önemi nedir?

Her iki mineralden oluşan tuz doğada oldukça yaygın bir biçimde bulunur. Hayvan vücudu yaklaşık %0.21 sodyum (Na) kapsamaktadır. Bunun bir bölümü iskelette erimeyen formda yer almakta, buna karşılık büyük bir kısmı ise ekstrasellüler sıvılarda bulunmakta ve çok aktif görevler üstlenmektedir.

Sodyum’dan farklı olarak Klor vücut dokuları hücrelerinin içinde ve dışında bulunmaktadır.

Her iki mineral de incebağırsakların üst bölümünde kolay emilirler.

Hayvanlarda sindirim sistemine giren Sodyum ve Klor’un yaklaşık %80’i tükürük, mide sıvısı, safra ve pankreatik sıvıda ortaya çıkar.

Her iki mineral de tuz olarak büyük ölçüde idrarla, az miktarda da dışkı ile atılır.

Sodyum’un önemli miktarda atıldığı yollardan bir diğeri de kusma, ishal ve terlemedir.

* Sodyum besin maddelerinin hücrelere taşınması, metabolizma artıklarının atılmasında, dokular arasında su dengesinin korunmasında rol oynar.

* Sodyum yetersizliğinde gelişmekte olan hayvanlarda yemin değerlendirilmesi düşer.

* Süt ineklerinde verim azalır, erginlerde ise canlı ağırlık kaybı söz konusudur.

* Erkek hayvanlarda kısırlık, dişilerde cinsel olgunluğun gecikmesi gibi olgularla karakterize olan döl verimi bozuklukları ortaya çıkar.

* Bacaklarda kasılma, körlük ve diğer sinirsel bozukluklar Sodyum fazlalığının sonuçlarıdır.

* Yumurta tavuklarında verimin düşmesi, ağırlık kaybı ve kanibalizm olguları, Sodyum yetersizliğinin belirtileridir.

* Klor yetersizliğinde ise büyüme hızının düşmesi, civcivlerde ani gürültü karşısında sinirsel semptomlar ortaya çıkmaktadır.

* Klor mide suyunun başlıca anyonu olup H iyonu ile birleşerek hidroklorik asidi oluşturur.

* Sodyum ve klorun hayvanlar için başlıca ve kolay bulunabilir kaynağı tuzdur.


Çiftlik Hayvanlarında Kükürt'ün önemi nedir?



Kükürt’ün (S) hayvanlara verilecek miktar ve formu türe göre büyük ölçüde değişiklik gösterir. Ruminant dışındaki hayvanlar amino asitlerden kükürdü değerlendirebilirler. Buna karşılık elemental kükürdü amino asit sentezinde kullanamazlar. Ruminantlar ise elemental kükürdü ve sülfatları rumen mikroorganizmaları vasıtasıyla amino asit sentezi için değerlendirirler. Bazı hayvanlarda organik kükürt inorganik forma göre daha kolay emilmektedir. Hücrelerde organik formda bulunan kükürt sistin, sistein ve metionin gibi amino asitlerin yapı maddesidir.

Amino asitler bakımından zengin proteinlerden kükürt sağlanır.

Kükürt, tiamin ve biotin gibi vitaminler ile insülin hormonunun yapısında bulunur.

Bu mineral kıl, yapağı ve tüy başta olmak üzere vücut dokularının büyük bir bölümünde bulunur.  Yapağıda sistin şeklinde %4 oranında yer alır. Biotinin yapısında bulunduğu için yağ metabolizmasında rol oynar.

Enerji metabolizmasının regülatörü olarak nitelenen insülinin ve glutatiyonun yapısına girmesi de minerale ayrı bir önem kazandırmaktadır.

* Protein sentezinde etkili olan Kükürt’ün yetersizliği durumunda büyümede gerileme meydana gelir.

* Yapağı büyümesinde olumsuzluklar ve yapağıda dökülmeler söz konusudur.

* Kükürt fazlalığında oluşan kükürt toksikasyonu pratikte önem taşımamaktadır.

* Kükürt gereksinimini karşılamak için tek mideli hayvanlar ile kanatlılara Kükürt içeren amino asitler verilmelidir.

* Ruminantlar rumen mikroorganizmaları vasıtasıyla proteinlerin yapısında bulunan Kükürt’den yararlanabilirler.

* Protein niteliğinde olmayan azotlu bileşiklerden olan ürenin kullanılması durumunda ilave Kükürt verilmesi gerekir.

Çiftlik Hayvanlarında Demir'in önemi nedir?


Hayvan vücudundaki Demir’in yarıdan fazlası hemoglobin ve myoglobinin yapısında bulunur. Geri kalan kısmı ise karaciğer, dalak, böbrek, kemik iliği ve kaslarda yer almaktadır. Vücuttaki Demir’in miktarı doğumdan erginlik devresine kadarki dönemde farklılık gösterir. Demirin emilimi oldukça düşük düzeyde olup emilim incebağırsakta gerçekleşir. Bu mineralin emilimi bağırsaklardaki mukozal blokaj sisteminin kontrolü altındadır.

Demirin emilimi hayvanın yaşı, Demir durumu ve sağlığı, sindirim kanalının koşulları, tüketilen Demir’in fiziksel formu, yemdeki diğer bileşiklerin miktarı etkilemektedir. Demir bir çok biyokimyasal reaksiyonda anahtar rolü oynar.

Demir yetersizliğinde, hemoglobin konsantrasyonunun düşmesine bağlı olarak dokularda oksijen azalacağından, pek çok sistem olumsuz yönde etkilenir. Bu bağlamda anemi ve buna bağlı olarak oluşan kan değişikliklerinin yanı sıra canlı ağırlık kazancında azalma, ilgisizlik, iştah kaybı, enfeksiyonlara karşı duyarlılık gibi belirtiler ortaya çıkar. Süt veya yemle yeterli miktarda mineral alamayan genç ve büyüme çağında olan hayvanlarda Demir yetersizliği görülebilir.

Çiftlik Hayvanlarında Bakır'ın önemi nedir?

Yaşam için esansiyel nitelik taşıyan bakırın (Cu) hayvan vücudundaki miktarı yaklaşık 2 ppm kadardır. Hayvan türlerinin çoğunda çok düşük düzeyde emilir. Bakırın başlıca depo edildiği organ karaciğerdir. Çoğu hayvan türlerinde yemle alınan Bakır’ın büyük bir bölümü dışkıda görülmekte olup bu emilmeyen mineraldir. Bakırın aktif atılım yolu safradır. Bunun dışında idrar, süt ve bağırsak yolu ile atılır.

* Bakır sellüler solunum, kemik oluşumu, bağ doku gelişimi, keratinizasyon ve doku pigmentasyonu için gerekli bir mineraldir.

* Bakır yetersizliğine bağlı olarak, anemi ve ishalin yanı sıra kemik, döl verimi, sinir ve kardiyovasküler sistem bozuklukları, kıl ve yapağıda pigment kaybı (akromotrişia), yapağı, kıl ve tırnaklarda keratinizasyon yeterli olmayışı, immun sistemin baskılanması gözlenir.

* Ayrıca büyümenin optimum düzeyin altında kalması ve iştahın azalması Bakır yetersizliğinde görülen genel belirtiler arasındadır. Kanatlılarda ise bakır eksikliğinin genel semptomu kansızlıktır (anemi). Şiddetli anemi tablosu oluşmadan önce vasküler defektlere bağlı olarak ortaya çıkan iç kanamalar ölümlere yol açabilmektedir.

* Bakır bakımından yetersiz rasyonlarla beslenen genç kanatlılarda topallık oluşur, kemikler kolay kırılabilir hal alır.

* Yetersiz bakır ile beslenen kuzularda ise sinir sistemi bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bu olguların iki tipi bulunmaktadır. Birincisi yeni doğan kuzularda görülen akut formu, diğeri ise birkaç hafta ve ay sonra ortaya çıkan gecikmiş şeklidir. Her iki formda da paraliz, bacaklarda koordinasyon bozukluğu, kasılmalar ortaya çıkabilmektedir. Kuzular zayıf doğarlar ve süt ememedikleri için ölebilirler.

* Ruminantlarda bakır yetmezliğinin en belirgin kriteri kıl ve yapağıda pigment kaybıdır. Koyunlarda pigmentasyon bakır tüketim miktarındaki değişikliklere karşı oldukça duyarlıdır. Siyah kıl ve yapağı oluşumu bakır yetmezliğinden dolayı ortaya çıkar. Özellikle uzun kemiklerin kolay kırılabilir bir hal alması ve topallık ruminantlarda da bakır eksikliği sonucu görülen semptomlardır.

* Bakır bakımından yetersiz meralarda otlayan sığır ve koyunlarda kızgınlığın gecikmesi ve yavru atmalar ile karakterize olan döl verimi bozuklukları ortaya çıkabilmektedir.

* Fazla bakır karaciğerde depolanmakta ve ölümlere neden olmaktadır.

* Bitkiler yaşlandıkça genellikle bakır kapsamı azalmakta, alkali topraklarda yetiştirilenler düşük düzeyde bakır içermektedirler. Tahıl tanelerindeki bakır miktarı yağlı tohumlara oranla düşüktür.

Çiftlik Hayvanlarında Çinko'nun önemi nedir?


Diğer mikrominerallerin aksine çinko (Zn) hayvan vücudunda dokulara göre uygun bir dağılım gösterir. Bununla birlikte deri, kıl, tüy, ve yapağı gibi epidermal dokularda çinko konsantrasyonu daha yüksektir. Çinkonun tek mideli hayvanlarda başlıca emilim yeri incebağırsaklardır. Koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda mineralin rumenden emilimi incebağırsaklara göre daha fazla bulunmuştur.

Çinkonun başlıca atılım yolu gaita olup az miktarda da idrar ile atılmaktadır. Tüy ve kemik oluşumunda rol oynayan bir mikro elementtir. Çinko ayrıca hormonlar ile biyolojik interaksiyon içindedir. Hormonların üretimi, depolanması ve salınımında rol oynar. Çinko immün sistemin bütünlüğü için gereklidir.

Civcivlerde mineral eksikliğinde büyümede yavaşlama, bacak kemiklerinde kısalma ve kalınlaşma, eklemlerde genişleme olguları ortaya çıkmakta ayrıca ayak, bacak ve gagaların etrafında şiddetli dermatitise, deride hiperkeratinizasyon oluşumuna ve kötü tüylenmelere yol açtığı bildirilmektedir.

Çinko eksikliğinin erken dönemde ortaya çıkan belirtileri yem tüketimi, büyüme hızı ve yemden yararlanma oranının azalmasıdır. Yetersiz Çinko tüketen hayvanlarda yem, sindirim kanalından daha yavaş geçer.

Buzağılarda sukrotum, baş, ayak ile burun ve boyun çevresinde, sağmal ineklerde ise memede parakeratozis gözlenmektedir.

Otlatılan sığır ve koyunlarda gözlenen marjinal yetersizlikler herhangi bir klinik belirti görülmeksizin büyüme ve döl veriminde azalmalarla ortaya çıkarak önemli ekonomik kayıplara neden olur.

Bütün bunların dışında çinko yetersizliğine genel olarak bakıldığında testesteron, insülin ve adrenal hormonlarının üretimi ve salınımı azalmaktadır. Erkeklerde cinsiyet organları, dişilerde döl verimine ilişkin tüm işlemleri ters yönde etkilemektedir.

Baklagil bitkileri çayırlara göre daha fazla çinko içeriğine sahiptirler. Tropik bölgelerde yetiştirilen yemlerde bulunan çinko'nun yararlılığının düşük olduğu bildirilmektedir.

Çoğu durumlarda rasyon kuru maddesine 50-60 ppm çinko katılması yeterli olmaktadır. Yem sanayinde kullanılan çinko kaynakları sülfat, oksit ve karbonat formlarıdır.

Süt inekleri ile yapılan çalışmalarda çinko metiyonin gibi organik kaynakların süt verimini artırdığı, elde edilen sütte somatik hücre sayısının daha düşük, tırnak kalitesinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Çiftlik Hayvanlarında Manganez' in önemi nedir?


Manganez (Mn) düşük konsantrasyonda ancak vücutta yaygın olarak bulunur. Kemik, karaciğer, böbrek ve pankreas en yüksek miktarlarda bulunduğu organlardır. İncebağırsaklardan emilir. Tüm hayvan türlerinde, Manganez düşük emilim yeteneği göstermekte, bu olay incebağırsaklarda gerçekleşmektedir.

* Manganezin büyüme ve döl verimi için gerekli bir mineraldir. Normal kemik büyümesi için yaşamsal önemi bulunan Manganez kemiklerin gelişiminde esansiyel bir görev üstlenir.

* Manganez yetersizliğinde civcivlerde düzeltilmesi mümkün olmayan defektler meydana gelir. Kanatlılar Mn yetersizliğinde memeli hayvanlara göre daha duyarlıdırlar. Perozis bu mineral eksikliğinin tavuklarda neden olduğu en önemli hastalıktır. Eklemlerde genişleme, formasyon bozukluğu ve dönme ile karakterize olan beslenmeye bağlı kondrodistrofi oluşumuna yol açar.

* Manganez yetersizliğinde kızgınlığın düzensiz bir hal alması sığırlarda görülen belirtilerdir.

* Manganez oksit ve sülfat hayvan yemlerinde kullanılan başlıca kaynaklarıdır. Yem sanayinde kullanılacak olan oksit formunun 100 ppm'den fazla kurşun içermemesi gerekir.

Çiftlik Hayvanlarında Kobalt'ın önemi nedir?


Hayvan vücudunda yaygın şekilde bulunan kobalt (Co) karaciğer, kemik ve böbrekte yüksek konsantrasyondadır.  Vücutta bulunan Kobalt'ın %43'ü kaslarda, %14'ü ise kemiklerde yer alır. Karaciğer ve böbrekte yüksek düzeyde (kuru madde esasına göre sırasıyla 0.15 ve 0.25 ppm) bulunur.

Ruminantlarda Kobalt'ın emilimi tek mideli hayvanlara göre oldukça düşüktür. Kobaltı vitamin B12 sentezinde kullanan ruminantlarda mineralin %3'ü vitamine dönüşür. Bu oran tüketilen kobalt miktarına bağlı olup yapılan çalışmalarda Kobalt bakımından yetersiz rasyonlarla beslenen koyunlarda dönüşüm oranı %13.5 iken yeterli düzeyde Kobalt alanlarda %3 olarak saptanmıştır. Ruminantlarda Kobalt'ın başlıca atılım yolu gaitadır (%87). Bunun dışında idrar (%1) ve süt (%12) ile de atılır.

* Sığır ve koyunlarda Kobalt eksikliğinin belirtileri vitamin B12 yetersizliği semptomları ile benzerdir.

* Mineral bakımından yetersiz meralarda otlayan ruminantlarda iştah kaybı, büyümenin gerilemesi ve ağırlık kaybı, anemi ve sonuçta ölüm gözlenir.

* Kanatlılarda da canlı ağırlık ve yem tüketiminde azalma, yemden yararlanma oranının düşmesi gibi spesifik olmayan belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka verimi bundan etkilenir ve 17. gününde embriyo ölümleri meydana gelebilir.

Çiftlik Hayvanlarında İyot'un önemi nedir?

İyot (I) %70-80 oranında tiroid'de bulunur. Bunun dışında ovaryumlar, tükrük bezi ve salgısı yüksek oranda İyot içerir. Tiroid bezi önemli ölçüde mineral depolama kapasitesine sahiptir. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki toprak İyot bakımından fakirdir. Yem ve suda İyot inorganik formda bulunur. İyot'un önemli bir bölümü idrarla atılır.

İyotun tiroksin ve triiodotronin gibi troid hormonlarının sentezinde rol oynadığı bilinmektedir.

Tiroksin %65 oranında I içerir. Bu hormon termoregülasyonda, ara metabolizmada, döl veriminde, büyüme ve gelişmede, dolaşımda, kasların fonksiyonunda, hücrelerin oksidasyon hızının kontrolünde rol oynar.

Tiroidin yetersiz fonksiyonu ile karakterize guatr olgularında enerji değişimi, dokular tarafından serbest bırakılan ısı miktarı azalır ve metabolizma hızı düşer.

Kanatlılarda tiroid hormonlarındaki yetersizlik büyümede gerilemeye, yumurta verimi ve büyüklüğünde azalmaya neden olur.

* Genç ruminantlarda İyot eksikliği genel zayıflamaya ve buzağıların kör, kılsız ve ölü doğmasına neden olmaktadır.

* Koyunlarda yapağının miktar ve kalitesinde bozulmalar oluşur.

* Damızlık hayvanlarda düzensiz kızgınlık, yavru atmalar gözlenir.

* Sığırlarda uzun süreli yetersizlik yem tüketimi, süt yağı ve veriminde azalmaya yol açar. Aynı zamanda hayvanların strese karşı dayanıksız olması ve ketosis oluşum sıklığının artması gözlenmektedir.

* Yemlerin İyot içeriği bakımından sıralaması yapıldığında hayvansal kökenli yemler ilk sırayı almakta, bunu yağlı tohum küspeleri ve tane yemler izlemektedir.

* Öye yandan, atlar, koyun, sığır ve kanatlılara göre İyot fazlalığına en duyarlı hayvanlardır. Tolere edilebilen İyot düzeyi sığır ve koyunlarda 50 ppm, kanatlılarda 300 ppm, atlarda 5 ppm'dir. Sığırlarda zehirlenme belirtileri 50- 300 ppm arasında ortaya çıkmaktadır. Genç hayvanlar, laktasyonda bulunanlara göre daha duyarlıdırlar.

Çiftlik Hayvanlarında Flor'un önemi nedir?

Flor (F) çok toksik bir mineraldir. Bazı hayvan türlerinde çok az miktarda Flor'a gerek duyulur. Flor çocuklarda ve muhtemelen bazı hayvanlarda diş çürümelerini önler.

Çiftlik hayvanlarında diş çürümeleri bir sağlık problemi oluşturmamaktadır. Rasyonun fazla kalsiyum içermesi kemiklerde Flor birikimini önler. Florun toksik etkisi bir birikme sonucu ortaya çıkar bu nedenle bazı durumlarda zehirlenme görülmeyebilir.

* Flor zehirlenmesinin (Florozis) ilk belirtileri kemik ve dişlerde gözlenir. Bu olgularda kemikler yumuşar ve kemiklerde benekler meydana gelir. Ayrıca kılların kaba bir hal alması da söz konusudur.

* Flor zehirlenmesinde yemden yararlanma oranı düşer. Florizisin önlenmesi amacıyla içme suyu ile fosfatlardaki Flor miktarı kontrol edilmelidir. Hayvanlara yüksek düzeyde Flor içeren sular verilmemelidir.

Çeşitli hayvan türlerinin gereksinim duydukları minerallerin çoğu normal rasyonlarla karşılanabilir. Yani doğal olarak yemlerin bileşiminde bunlar yeterli düzeylerde bulunmaktadırlar.

Genellikle mer'ada otlayan hayvanlar için yalama taşı (veya melas kovaları veya blok yem) şeklinde mineral karmaları hazırlanmaktadır. Yalama taşı, mer'a yada ahırın uygun yerlerine konarak hayvanların istedikleri zaman bu taşları yalamaları ve böylece iz mineral gereksinimlerini karşılamaları sağlanmaktadır,


Use of the information/advice in this guide is at your own risk. The Farmow and its employees do not warrant or make any representation regarding the use, or results of the use, of the information contained herein as regards to its correctness, accuracy, reliability, currency or otherwise. The entire risk of the implementation of the information/ advice which has been provided to you is assumed by you. All liability or responsibility to any person using the information/advice is expressly disclaimed by the Farmow and its employees.