Kutlu Koyun Damızlık İşletmesi


Kendiniz hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Ben İbrahim KutluBursa’da İsaören mahallesinde ikamet ediyorum. 700’den fazla besi hayvanımız var. Babam ve abimle birlikte bu işi yapıyoruz. Aile işletmesiyiz. Evliyim ve üç çocuğum var.


Hayvancılıkla ilgilenmeye ne zaman ve nasıl başladınız?

Bizim atadan gelen bir iştir koyunculuk; ama yeterli hayvan sayımız olmadığı için başka alanda çalıştım. Babam zaten küçükbaş hayvancılık yapıyordu. Ben 2005 yılından itibaren babamla ve abimle birlikte bu işi yürütüyorum. Kardeşim de vardı; fakat evlendikten sonra ayrılmak durumunda kaldı. Kendi adıma konuşacak olursam; tam teşekkülü olarak 2009 yılında bu işe girdim.


Hangi ırkları yetiştiriyorsunuz, daha önceden farklı ırklar yetiştirdiniz mi?



Şuan kıvırcık ırkı var. İnegöl kıvırcığı olarak geçse de bilimsel çalışmalarda adı geçmediği için kıvırcık olarak söylüyoruz. Yalova Kıvırcığı ile aynı aslında; ama burada hem ekonomiye katkısı hem de yetiştiriciliği daha fazla.


Bu konu hakkında dernek faaliyetlerimiz başlayınca daha detaylı bilgiler vereceğim. İlgili yerlerden ırkla ilgili kan örnekleri, boy, kulak, ayak, meme yapısı gibi tüm istatistiksel değerleri toplayıp Uludağ Üniversitesi ile beraber bir çalışma yapacağız. Üniversite, Tarım Bakanlığına İnegöl Kıvırcığı adı altında bir proje sunacak. Bu tabi, maddi ve manevi açıdan çeşitli imkânlar istiyor. Hemen olacak bir iş değil. Önümüzdeki 1 ya da 1,5 yıl içinde inşallah İnegöl’ü sevindirecek bir çalışmamız gerçekleşecek.




Daha önce farklı ırklar yetiştirmedim. Büyükbaş hayvancılık da yaptım; ama küçükbaş hayvancılığa daha yatkınız. Bu işi severek yapıyoruz. Severek yapacaksın ki karşılığını alasın! Bereketinin daha fazla olduğunu düşünüyorum.


Büyükbaş hayvan burada çok fazla yetiştirilmiyor. İnegöl’de Tavşanlı ya da Domaniç’te olduğu kadar fazla meramız yok. Mesela, buradan ot verimi ve hava şartları daha iyi olan meralara gidenler de var. 700-1000 koyunu olan, İzmir taraflarından merasını kiralıyor; şu anda o tarafta olanlar var.


Elinizdeki ırkın en çok sevdiğiniz özelliği, iyi ve zor yönleri nelerdir?



Elimizdeki ırk ilk önce göze hitap ediyor. Kuzular çabuk büyüyor ve ırk mera şartlarına daha uygun. 2 kere doğum yaptırma gibi avantajı var. Sahibinin cebine batmaz yani...


Zorlandığımız tarafı ise yok diyebilirim; çünkü biz bu ırkın boynuzundan tırnağına kadar tüm özelliklerini zaten biliyoruz. Bildiğimiz ırk olduğu için sorunumuz yok. 


Elimizdeki ırkın diğer bir avantajı ise;  melezlemelerde kullanılıyor olmasıdır. Yani; Tahirova, Sakız gibi birçok koyun bu kıvırcıktan çıkıyor. Karacabey Merinosu da Kıvırcıktan melezlenmedir. Süt, sürü psikolojisi, mera adaptasyonu gibi birçok özelliklerini alıyorlar.


Genç üreticilere tavsiyeleriniz nelerdir?



İlk önce bölgenizde hangi ırk bulunuyorsa o ırkı tercih etmeniz gerekiyor. Ben Adana’ya bu koyunu gönderdim ve ırktan şu an Adana’da öngörülen verimin alınamadığını öğrendim. Piyasası tutmuyor. Et ve lezzet olarak herkese hitap etse de görüntü itibari ile insanlara garip geliyor. Bana da dışarıdan kuyruklu koyun geldiğinde ben de garipsiyorum; yani burada alışkanlık da var.


Tarım Bakanı olsaydınız yapacağınız şeyler neler olurdu?



Birkaç tanesi dışında ıslah birliklerini kapatmak olurdu. Türkiye’deki yetiştiricilerle anket yapardım. Üreticiden aidat alan; fakat üreticiye hiçbir katkı sağlamayan diğer bütün kurumları kapatırdım; çünkü çoğu insanları sömürüyor, aidat dışında bir işlevleri yok.


Tarım Bakanlığı bünyesindeki danışmanları değiştirirdim. Ayağında çizmeleri ile gelen insanları danışman yapardım.


Tarım Bakanlığı bünyesinde yüksek mevkideki görevlilerin hiçbirisi sahadaki insanların ve üreticilerin sesine kulak vermiyor. İlçe Tarım ve Orman İşletmeleri de bunlara dahil. Hayvancılığın yoğun olduğu yerlerde çok büyük sorunlar yaşanıyor. Bir köyde 2 yıl önce bulunan 13 keçi sürüsü, 2 ‘ye düştü; çünkü bu vatandaşın meraları maalesef Orman İşletmesi’ne kaldı. Bu adam 70 yaşında. 10 yaşından beri hayvan güdüyor. Sabah bir bakıyor ki meraya çam ağaçları dikilmiş! Bu faaliyetlerin hayvancılığın olmadığı yerlerde yapılması lazım. En azından köy muhtarına ya da merayı kullanan üreticilerimize sormaları lazım. Masa üzerindeki uygulamalarla sahanın hiçbir alakası yok. Aşılamaların bölgesel olarak programının çıkması lazım.


Tarım ve hayvancılık konusunda bulunduğunuz şehirde en büyük eksiklikler nelerdir?



Şöyle söyleyeyim: Üreticilerin atalarından, dedelerinden gördüğü biçimde hayvancılık uygulamalarını yapması... Kendini değiştirip geliştiren ve pazarlamasından yem takibine kadar tüm piyasayı kontrol eden insanlar bu işi alıp götürüyor. Ellerindeki ırkların değerini araştırmıyorlar. Koyunlarını otlatmaya çıkardığı halde sürüye faydası olmayan köpek besleyenler var. Sürü takibi maalesef yok! 


Kuzu veya damızlık satışlarınız hangi zamanlarda oluyor?



Damızlık satışları genelde nisan-mayıs aylarında ve kuzular büyüyerek koyun haline gelince oluyor. Onun haricinde kurban bayramlarınından sonra biraz daha damızlık satışı oluyor.


Farmow için bir öneriniz var mı?

İnsanların sesini duyuracak çalışmalar yapılmalı. Müdürlerin yerine sahadaki insanlar dinlenmeli. Üreticilerin kurum ve kuruluşlarla olan sıkıntıları konusunda ön ayak olması gibi faaliyetlerin yapılması her açıdan daha güzel olabilir.


Kurduğunuz dernek hakkında bilgi verebilir misiniz?



Şu anda Türkiye’de koyun-keçi ıslah birlikleri var. Bunların elinde çok fazla bir yaptırımı yok. Bu birliklerin çalıştırılması konusunda biraz eksiklikler var. Bu da üreticilere yansıyor. Daha sonra dernekler kurulmaya başladı. İzmir, Konya, Bursa gibi şehirlerde yerlerimiz var. İnegöl’deki derneğimizi 1 yıl önce kurduk. En azından “söz sahibi olalım, üreticilerimize faaliyet kazandıralım, yaptığımız mesleğe ve elimizdeki ırka sahip çıkalım” dedik. Köyleri gezdik, insanlara anlattık. İlk başta dalga geçenler de oldu. Bizdeki sıkıntı şu ki: anlamak için dinlemiyoruz. İnsanımız elle tutulur gözle görülür bir şey vermeden bazı şeylere inanmıyor. Biz de cevabını bildikleri şeyleri insanlara anlatmakla başladık. Şu anda takdir ediliyor. 




Bunun dışında Marmara Bölgesi’nde seyyar koyun yıkama makinesi var. Türkiye’de 8 tane var. Bir tanesi derneğimiz faaliyetinde; çünkü suyu olmayan yerler var. İstenilen yerden suyu doldurarak, dış parazit gibi ilaçlar da içine atılarak hayvan o şekilde yıkanıyor.


Dernek sayesinde kurban bayramında Kestel’deki mağdur ailelere 10 tane kurbanlık kuzumuzu gönderdik. Yine 40 tane ailenin et ihtiyacını karşıladık. Toplam 25 hayvanımız bu ihtiyaçları karşıladı. Dernek faaliyetleri adı altında sosyal sorumluluk projelerimizi bu şekilde yürütüyoruz.


Pandemi sürecinde etkinliklerimiz tabii biraz durdu. İnegöl’de yeni bir hayvan pazarı yapmayı hedefliyorum. Türkiye’de de örnek bir pazar olsun. Dışarıdan hayvan getirenler için konaklama imkânlarını planlıyoruz. Kantarlı satış olacak; çünkü şu anda ayaktan satış yapılıyor. Hayvan tartıldığında üreticinin hayvanına bakması daha bilinçli olur; diye düşünüyorum. Hayvan gübresinden paketli kompoze gübre yapımı, yün işlemesi gibi çalışmalarda bulunacağız. Gerekli alet ve ekipman için belediyemizin desteğini görüyoruz. Islah birliklerinin hayvancılıkla ilgili bir çalışması yok.




Belediyemiz - sağ olsun - yardımcı oluyor. Bu dernek için şu anda manevi bir destek istiyoruz. Gerekli desteği belediyemiz sağlıyor. İnşallah ırkımız olan İnegöl Kıvırcığını, milli servet olarak ülke ekonomisine katacağız. Bu durum buradaki üreticilerin motivasyonunu da yükselecektir ve hayvana sahip çıkılması daha iyi olacaktır.


Dernek adına Halk Eğitim Müdürlüğü ile beraber yapacağımız sürü yönetimi, kasaplık ve ilk yardım kurslarımız var. Bu kurslara katılacakların listeleri ile doldurulmuş formları var; fakat pandemi dolayısıyla yapamadık. Onun haricinde rasyon hazırlama ve yem bitkileri alanında bilinçlendirme toplantılarımız da var. Bunların sayısı yok; ama çok sayıda katılımcı olacağını düşünüyoruz. 


Şu anda 8 ilde valiliklerle Ziraat Bankası’nın imzaladığı bir protokol var; onu takip ediyoruz. Hayvan işletmesi olan, bakım kapasitesi - yani ağırlığı - olan tüm üreticilere fayda sağlayacak. Tarım Bakanlığının uyguladığı bir proje bu. Bunun takip edilmesi gerekiyor. Üreticilerin faydalandığı faizsiz bir proje. 100.000 TL, 0 faiz, 7 yıl vadeli bir proje bu. 


Dernek olarak İnegöldeki yetiştircilere piyasanın altında 7000 cuval yem dagıtımını ve 220 koyunu 10, 15, 20 şer adette üretiçilere bir yı sonra ödemeli olarak veriyoruz.


15 köyümüzde su sorunu vardı. Şimdi su olukları yapılıyor. Bazı köylerde yapımları bitti. Bu şekilde tüm projeleri takip etmeye çalışıyoruz.




Yerleşim yerleri içinde kalan ve mağdur olan hayvancıların ruhsat alma ve ağıl yaptırma işlemi mali açıdan çok yüksek seviyede. Yerleşim yerlerinin dışında olmak kaydıyla belediyeden uygun şartlar altında ağıl yapımı için izin belgesi istedik ve onlar da - sağ olsunlar - onayladılar. Bu şekilde zabıta sorunundan da kurtulduk. Bu şekilde uygulama Türkiye’nin hiçbir yerinde yok.

Bursa’nın mobilyası da meşhur. İnegöl Köftesi de mobilya talaşından olmuyor; hayvancılıktan oluyor. Irkımızın lezzetinden gelen bir durum... 


Hazırlayan : EDA VANLIOĞLU

Edit: SÜLEYMAN AKCAPINAR




Use of the information/advice in this guide is at your own risk. The Farmow and its employees do not warrant or make any representation regarding the use, or results of the use, of the information contained herein as regards to its correctness, accuracy, reliability, currency or otherwise. The entire risk of the implementation of the information/ advice which has been provided to you is assumed by you. All liability or responsibility to any person using the information/advice is expressly disclaimed by the Farmow and its employees.