Kendiniz Hakkında Biraz Bilgi Verebilir misiniz?

İsmim Ahmet TOLTAR. 38 yaşımdayım. Normalde, iş makinaları düzenleme işiyle uğraşıyorum; fakat Suffolk koyunu ilgimizi çekti. Bir taraftan bu işe de başlamaya karar verdim. Burada da yüksek genetikli hayvan bulamadık. Kendimiz İrlanda’dan ithal ettik. Az sayıda; ama kalitelisini aldık. Kocaeli’nde yetiştiriciliğini yapıyoruz.

Hayvancılıkla İlgilenmeye Ne Zaman ve Nasıl Başladınız?

Büyüklerim çok eskiden beri hayvancılık yapıyorlar. Biz aslen Ağrılıyız. 1969’tan sonra Ağrı’dan buraya geldiler ve geldikten sonra da uzun bir süre hayvancılığı bırakmadılar. Sadece 5 yıl ara verdiler. Bundan 5 sene öncesine kadar annemin kendi bahçesinde beslediği birkaç tane koyunu vardı. Yoğurdunu, peynirini kendisi yapardı. Koyunları sattıktan sonra biz market ve bakkallardan yoğurt aldık; ama annemin yaptığı yoğurt ile arasında fark olduğunu gördük. “Neden devam etmedik ki?” diye tekrar düşünmeye başladık. Bunun üzerine birkaç tane koyun alarak farklı ırkları denemek istedim.

Araştırdım, ilk önce İle De France Koyun ırkında karar kılmıştır. Daha sonra bir arkadaşın tavsiyesi üzerine Suffolk Koyun ırkını araştırmaya başladım. Bu ırkları aldık; ama Türkiye’de yüksek genetikli bir ırk bulamadık, maalesef bizi tatmin etmedi. İstediğimizi karşılamadı. O yüzden İrlanda’dan arkadaşlarla iletişime geçtik ve oradan az miktarda hayvan aldık. Suffolkların Türkiye’ye girişi daha yeni oldu sayılır. Şu an onları çoğaltmak ile uğraşıyoruz. Biz Hayvancılığa 1,5 yıl önce başladık. Şu an koyunları çoğaltmak ile uğraşıyoruz.

Hangi Irkları Yetiştiriyorsunuz? Daha Önce Farklı Irklar Yetiştirdiniz mi?

Daha önce Merinos melezi olan Pırlak (Pırıt) dediğimiz yerli ırklar var ve onları yetiştirdik. Onlardan da memnun kalıyorduk aslında. Annemde de vardı ve annem Pırıt ırkındaki iki koyunla çok kuzu çoğalttı. 17-18 tane yapıp kuzularının erkek olanlarını satıyordu. Daha sonra hepsini satmak istedi. Bu sefer annemin yaptığı o yoğurdun tadını hazır yoğurtlarda bulamayınca yeniden yetiştiricilik yapmaya karar kıldık.

Neden Suffolk Irkını Seçtiniz? Ne Gibi Avantajlarını Biliyorsunuz?

Suffolk’un Türkiye’de pazarı çok geniş. Biz bu işe sadece hobi amaçlı bakmadık, aynı zamanda ticaret yapmak amacıyla da baktık. Pazarı geniş olan, daha iyi para eden, daha çabuk satılabilen hayvan ırkı hangisidir diye araştırdık. Arkadaşlarımızın tavsiyesi üzerine de Suffolk ırkı yetiştiriciliğinde karar kıldık.

Yetiştirdiğiniz Türlerle İlgili Tecrübeleriniz Neler? İlgisi Olanlara Ne Gibi Önerileriniz Olur?

Daha önce yetiştirdiğim hayvanlara baktığımda kilo alımlarının Suffolklara göre çok yavaş olduğunu söyleyebilirim. Mesela hayvanlar yolculuk ve nakliye edilip bana geldiğinde zayıftı; ama bir 12-13 günde kendi kendini toparlayarak eski haline geldi. Ama diğer hayvanların eski haline gelmesi için en az 1 - 1,5 ay zaman geçmesi gerekirdi. İlgisi olanlara ise damızlık yapmayacak ve kasaplık yetiştiricilik yapacaksa, et verimini en hızlı şekilde alması için mutlaka Suffolk Koyun ırkından, o genetiğe sahip bir koçu sürüye katması gerektiğini düşünüyorum. Diğer bir tavsiyem ise hayvanı ilaç ve iğne ile bunaltmamak lazım. Aslında bunlar hayvanın bağışıklık sistemini ve bünyesini zayıf düşürüyor. Ben genelde elimden geldiğince ilaç, iğne kullanmıyorum, bu konuda biraz gelenekselciyim. Tek yaptırdığım iğne, 9’lu karma aşı oldu. Bir de hayvanları ilk getirdiğim zaman yem dokunması olmuştu. Veterinerden ilaç aldık, daha sonra annem iğneye gerek yok dedi ve anne tavsiyesi üzerine yaş mayayı sulandırıp hayvana verdim. O, iğneden daha etkili oldu.

Bir tane hayvanın toynağında bir sorun var, onunla ilgili ilaç tedavisi yaptık; fakat sorun çözülmedi. Yine geleneksel yöntemlere döndük. Yanık yağ dediğimiz, motorların kilometresi dolduktan sonra artakalan yağı sürdük, hayvan ayağına basmaya başladı, hala gözlemlemeye devam ediyoruz.

Uyuz hastalığı ve köpeklerden bulaşabilen diğer hastalıklar koyunlara bulaşmasın diye hayvanların içlerinde hiç köpek bulundurmuyorum. Kocaeli sanayi bölgesi olduğundan, mera yokluğundan dolayı yarı kapalı sistemde hayvancılık yapıyorum şu an.

Elinizdeki Irkların En Çok Sevdiğiniz Özelliği Nedir? İyi veya Zor Yönleri Nelerdir?

İnsana çok çabuk alışmalarını seviyorum. Geldiği yere uyum süreci, merada yayılımları, yemden aldıkları verim, az zamanda maksimum verime ulaşmaları yönleri de çok iyi. Adaptasyon olarak geldiklerinden beri hiçbir sıkıntı yaşamadım, gerçekten müthiş bir adaptasyon kabiliyetleri var. Kocaeli zaten iklimsel olarak da ılıman iklime sahip diyebilirim. Kışın da yumuşak bir havası vardır. Bu yüzden hiçbir sıkıntı yaşamadık. Koyunlar bazen yayılıma çıkardığımız zaman etrafı izliyorlar genelde. Muhtemelen yabancı olduklarından yani çevreye tam alışmadıklarından dolayı böyle olduğunu düşünüyorum. Sürü durumu olarak çok dağılmıyorlar, birbirlerini takip ediyorlar. Otlamaları ise bizim eski yerli olan koyunlara göre çok çok daha iyi diyebilirim. Yani Suffolk koyunu, bir hayvan meradan en yüksek şekilde nasıl faydalanacaksa o şekilde faydalanıyor. Gözlemlediğim kadarıyla Suffolk en az maliyetle en iyi, en hızlı kilo alan hayvan. Doğum konusunda henüz tecrübe yaşayamadık, hayvanları daha yeni çiftleştirdik koçlarla. Ama arkadaşlardan edindiğim bilgiler, doğumları çok kolay hayvanlar. Suffolk ırkının ikizlik oranı yüksek.

Zorlandığım tek şey şu anda yem maliyetlerinin yüksekliği.

Genç Üreticilere Tavsiyeleriniz Nelerdir?

Hem kendileri hem de ailelerine katkı için yapacaklarsa mutlaka az zamanda maksimum verimi alabilecekleri bir ırkı seçsinler, iyi araştırıp öyle yapsınlar.

Hayvancılık Sektöründe En Çok Hangi Konularda Sıkıntılar Yaşıyorsunuz?

Mera sıkıntısı yaşıyoruz. Yem maliyetleri konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Bir de veteriner hekimlerin bu konuya tam hâkim olmamaları. Bu konuda biraz geri kaldıklarını düşünüyorum. Çoğu zaman sorularıma cevap bulamadığım için anneme ve babama danışıyorum ve verimli bilgiler alıyorum açıkçası. Onlar çok eskiden beri hayvancılıkla uğraştıkları için tecrübelerine güveniyorum.

Tarım Bakanı Olsaydınız Yapacağınız İlk 3 Şey Ne Olurdu?

Suffolk ithalatını açmak olurdu. Kullanılamayan bir sürü arazi var, bu arazileri değerlendirerek işsizlikten şikâyet edilme sorununu çözerdim. Ne kadar boş yer varsa o arazilerde iş bölümü yaptırırdım, gençlere küçükbaş, büyükbaş hayvancılık yetiştiriciliği ve onların tükettiği yem üretimi, ilçenin sebze ve meyve ihtiyacı gibi alanlarda iş bölümü yaptırabilirdim. Son olarak da yerli üreticiye yem, yakıt, lojistik anlamda maddi açıdan daha fazla destek verirdim.

Tarım ve Hayvancılık Konusunda bulunduğunuz Şehirde En Büyük Eksiklik Nelerdir?

İnsanların şehirleşmeye çok fazla önem verip kırsal alandan çıkmaları büyük eksiklik. Bu konuda gereken önem verilmiyor.

Kuzu veya Damızlık Satışlarınız Hangi Zamanlarda?

Mart ayı gibi satışlarımız başlar. Yeni gelen, kaliteli ve genetiği yüksek olan hayvanlardaki satışımız şu anda yok. Ama ikinci ve üçüncü kalite hayvanlarda kuzu satışımız var. Onlar 90 adet, Mayo denilen bir ırk ama genelde Türkiye’de Suffolk diye geçiyor, genetik olarak Suffolklara çok daha yakın. Ne şartlarda getirilip yetiştirildiklerini bilmedikleri için genelde müşteriler fiyatlardan şikâyetçiler ama bizim pazar konusunda herhangi bir şikâyetimiz yok. Türkiye’de henüz eti yenecek seviyeye gelmese de etinin kaliteli olduğunu biliyorum. Kendi ülkelerinde bile pahalılar. Ben İngiltere’den embriyo almak istedim. Sadece embriyosuna 600 £ istediler. Suffolk’u 17 tane aldım, kendisine 21.000 € ödedim ve nakliyesi hariç. Nakliyesi ile 27.000 € oldu. Ve bu ücreti direkt yetiştiricisinden, aracısız bir şekilde aldım.

Farmow İçin Bir Öneriniz Var mı?

Sürekli takipteyim, site zaten olması gerektiği gibi. Gerçekten çok iyi bilgiler yer alıyor, şu an için eksik gördüğüm bir şey yok, olursa tekrar belirtirim.