Hamzabey Süt Çiftliği


Kendiniz Hakkında Biraz Bilgi Verebilir misiniz? 

Adım Orçun Maviş. 1980 Kandıra-Kocaeli doğumluyum. Sağlık Meslek Lisesini bitirdikten sonra Ege Üniversitesinde 2 yıllık Zootekni okudum. Mezun olduktan sonra askere gittim. Daha sonra ise bu işe başladım. Sağlık işini hiç yapmadım; ama oradaki bilgilerim bana iş hayatımda çok katkı sağladı.

Hayvancılıkla İlgilenmeye Ne Zaman ve Nasıl Başladınız? 

Hayvancılık baba mesleği olduğu için hayatımda her zaman vardı. Askerden geldiğim dönemde bizde ağırlıklı olarak manda vardı. O zamanlarda 40 tane mandamız vardı. Mandanın zorluklarından dolayı devam eden süreçte bu ırkı bıraktık. Ben hayvancılığa devam ederken 2011 yılında Ziraat Bankası’nın faizsiz 1 milyon liralık kredi olayı çıktı. Benim bu krediyi almaya gücüm yetmedi, şartlar müsait değildi. Halamın çocukları iki kardeştirler. Onlar bu teklifi bana sundular, birlikte yapalım dediler. Hiçbir şey sormadan bir ortaklığa girdim. Haklarım ve sorumluluklarım tam belli değildi. Arazi aldık. Amerika’dan 50 tane Holstein ırkı gebe düve getirdik. Kendimde de 35 tane Holstein vardı, bunları karıştırdık. 200 hayvanlık güzel bir işletme yapıp üretime başladık. Günde 1750 litre süt üretiyorduk. Sütün mandıradaki fiyatı 1 liraydı ve biz 1,5 liraya perakende olarak satıyorduk. İyi bir farktı; fakat Holstein ırkı olduğu için süt sattığımız müşterilerden “sütün yağı az, kuru madde oranı düşük” gibi geri dönüşler alıyorduk.  Yine de hayvancılığı çok iyi bilmeme rağmen, sütten ve ürünlerden para kazanma ışığını ilk defa orada gördüm. 

Jersey ırkı ile Nasıl Tanıştınız?


Ortaklarıma “Jersey ırkı hayvan alıp sütümüze karıştıralım, sütün yağ ve kuru madde oranı artsın” diye bir teklifte bulundum. Bu yöntem ayda 60.000 TL gibi büyük bir fark sağlayacaktı. Başta tamam dediler. Çanakkale'de bir isletmede Jersey çiftliği vardı. Oraya gittim ve 10 hayvan için anlaştık. Hayvanların seçimini yaptığım sırada ortaklardan küçük olanı beni aradı ve “bu hayvanları çiftliğe getirmeyi düşünmüyorsun değil mi? ” dedi. Devam eden süreçte beni gözden çıkardıklarını anladım. 10 hayvan 60.000 TL idi. Önceden de 15.000 TL kapora vermiştim ve dönme şansımız yoktu. 

Bu 10 tane Jersey gebe düve, 2014 yılında Kandıra’daki eski boş işletmeye getirdi. Ortak olarak planladığım Jersey üreticiliğini tek başıma yapmak nasip oldu. O zamanlar Türkiye’de Jersey’i bilen yok, bilen de kötü biliyordu. Hatta işletmeme gelen herkes ‘’Biz de seni bir şey zannediyorduk, gidip bunları mı aldın?’’ dediler. Talep yoktu, müşteri yoktu. Yem karma makinesi, süt sağma makinesi yoktu. Bende de zaten hiç para kalmamıştı. Jersey’i de zaten kredi ve borçlar ile almıştım. İnekleri elle sağıyordum. Tek dayanağım süt verdiğim insanlardan çok güzel geri dönüşler alıyordum. Bu ürünlerin tanıtılmasında ve daha çok talep olmasında müşterilerim bana çok yardımcı oldu. İlk 6 ay normal hızda giderken sonrasında işim çok hızlandı, kayıtlar ikiye üçe katlandı. Ertesi sene yine ayni işletmeden 5 tane daha aldım. TİGEM’den vs. aldım. Bu şekilde hayvan sayımı arttırdım. Daha sonra 120 hayvana kadar çıktık.

Daha sonra Jersey’in yanında Simental, Montofon, Holstein gibi 4 farklı kültür ırkı hayvanın sütlerini ayrı ayrı ve farklı fiyatlarda satmaya başladım. O zamanlar insanlar “süt süttür” diye şaşırıyordu. Sütün başına ırkı ekleme olayını da ilk ben yaptım. Şimdi Simental sütü, Jersey sütü diye adlandırılıyor. Şu anda 3 tane servis arabamız var, 3 dükkânımız var. Bunların birisi İstanbul, ikisi İzmit ilinde. Şu an çok şükür hem ekonomik olarak çok iyi konuma geldik hem de marka değeri olarak Hamzabey Çiftliği iyi bir yere geldi.

Gelecekte Neler Yapmayı Planlıyorsunuz? Uyguladığınız Bir Çalışma Var mı?

Mevcut işletmemiz şehir içinde kaldığı için daha müsait bir yerde 50 dekar arazi aldık. Bu arazinin doğası da çok güzel olduğu için sadece çiftlik değil tarım oteli projesi hayal ettik. Şu anda tüm ön çalışma ve planlarımızı bunun üzerinde yoğunlaştırıyoruz. - Nasip olursa - çeşitli et ve süt ürünlerinin üretildiği bir çiftlik, hem restoran imkânı olan, insanların hayvan ve doğa ile iç içe olabildiği, isteyenin peynir, tereyağı gibi ürünleri kendisinin yapabildiği ve hayvanları sevebildiği, mevsimine göre çeşitli bitkisel üretimlere şahit olabildiği, salça vb. ürünleri yapabileceği bir tarım oteli planımız var.

Atölyemizde bir çok doğal ürünü bizzat yaparak, ister kendi karavanlarında yada bungalov tarzı evlerimizde konaklayabilecekleri bir Tarim Oteli Projemiz var. 

Sosyal platformlardaki dostlarım da dâhil tüm tanıdıklarımın desteği ve önerileri sayesinde birçok insan için zor olan bir şey benim için çok kolay oluyor. Tarım otelinin ismini kendi adına düşünen arkadaş bu ismi benim kullanmam için teklifte bulundu. Onun da desteği çok oldu. Resmi olarak marka tescilimizi hallettik. 

Müşteriye ulaşılabilir fiyatlar ile müşterinin karşısına çıkıyoruz.  Çok uçuk rakamlar sunanlar var, öyle de olmak istemiyorum. Jersey inek sütünün litresi 9 TL, Simental 7,5 TL, koyun 17 TL.

Türkiye Jersey’i ırkını neden kötü biliyordu?


Jersey iyi bir süt ırkı ama kimse bunu bilmiyordu. Jersey ırkının şanssızlığın şöyle açıklayabilirim: 1958’de Amerika’dan, daha sonra İngiltere’den getiriliyor; fakat Karadeniz Bölgesi’nde sahipsiz kalıyor. Erken yaşta çiftleştirme, yetiştirme, kaliteli boğaların bulunmaması ve kötü bakım derken Jersey ineği üreticilerin gözünde günde 7-8 litre süt veren, erkek yavrusu büyümeyen, bir tane varsa ikincisini alınmaması gereken bir ırk oluyor. Karadeniz’de de sütünü satma imkânı çok yoktu.  Bu nedenle genetik olarak dünya çapında ileri duruma giden bu ırk, Türkiye’de geri durumdaydı. Bu ırkları ilk defa özel girişimci olarak Çanakkalede bir işletme getiriyordu. Ben de bu hayvanın ilk perakende sütçülüğünü yaptım.

Manda Irkının Ne Gibi Zorlukları ile Karşılaştınız?


Uğraşması çok zor; çünkü yeterince evcilleşmemiş hayvanlar. Mesela bir inekteki gibi düzenli kızgınlık göstermiyorlar. Laktasyon süreci düzenli değil. Sağımda her zaman aynı kişiyi istiyorlar. Mesela bana alıştıktan sonra benden başka hiç kimseye sağdırmıyorlar. Böyle olunca da hiçbir işe gidemiyorsunuz. Sabah akşam çiftliğe gidip o hayvanları sizin sağmanız gerekiyor. İnekler için 2 sıra dikenli tel çekin, hiçbir yere girmez; ama manda öyle değil. Önündeki engeli aşmak için bütün gücünü kullanıyor. Aynı zamanda suyu çok istiyor. Ben yetiştirirken dereye girdiklerinde nereden çıkacakları belli olmuyor. Yönetmesi çok zordu. İnsanların arazilerine, girdikleri yerlere zarar veriyorlardı. Hiç ürün kalmıyordu.

Mandanın beslenmesi aslında kolay. İneklerin yemediği kaba ot parçaları gibi ürünleri rahatça tüketiyor ve bu şekilde çok iyi kilo alıyorlar. Sığırlar o kadar iyi kilo alamıyor. Kaba yemi değerlendirme konusunda sindirim sistemleri sığırlardan daha gelişmiş durumda. Masraf olarak daha uygun olsa da - işin diğer tarafına geçtiğimiz zaman-o dönemler ürünlerini yeterince değerli satamıyorduk. Şimdi tabii şartlar değişti ama biz mandacılığa dönüş yapmadık.

Hangi Irkları Yetiştiriyorsunuz? Daha Önce Farklı Sığır Irklar Yetiştirdiniz mi? 


Bizim asıl işimiz Jersey inek yetiştiriciliği. Bunların sütünü ve ürünlerini satmak. Bu işe bunlarla başladık. Türkiye bizi Jersey ile tanıdı. Yolumuza uzun süre böyle devam ettik. İlerleyen süreçte diğer kültür ırklarının sütlerini de satmaya başladık. İlk önce alıp sattık. Şimdi üretip satıyoruz. Türkiye’de ilk defa Jersey sütünün satışını ‘’ Bu Jersey sütüdür.’’ diyerek biz yaptık. Bu ırkı Türkiye’ye ben tanıttım desem yalan olmaz. Vardı ama kimse değerini bilmiyordu, yüzüne bakmıyordu.

Sığır ırkları içerisinde Jersey, Danimarka Kırmızısı, Montofon ve Simental var. Etçil ırk olarak Angus, Simental, Limousin ve Belçika Mavisi var. Bunları hobi olarak yetiştiriyoruz ve satışlarımızı sadece kurbanlık olarak yapıyoruz. Koyun ırklarından da Lacaune sürümüz var.

Lacaune koyunumuz; şu anda anaç olarak 100 tane, 50 adet kadar da kuzular var, doğumlar da devam ediyor.

Tecrübe olarak ben uzun süre Holstein ırkı yetiştirdim. Bölgenin genetik olarak iyi hayvanları bendeydi; çünkü suni tohumlamayı kimse yaptırmıyordu. Ben dünya top 100 listesindeki şampiyon boğaların spermalarını kullanıyordum.  Bunun da karşılığını çok yüksek verimli ineklerle aldık fakat ne yaparsan yap o zamanlar sütü mandıraya verdiğimiz için para kazanamıyorduk. Jersey’e başlayınca Holstein’ı bıraktık; ama ilerleyen dönemlerde az da olsa daha uygun fiyatlı süt satabilmek adına Holstein ırkı besleyeceğim.

Lacaune Koyun Irkı ile Nasıl Tanıştınız?


Murat Abay isimli bir arkadaşım var. Embriyo transferleriyle ilgileniyor. Dorper koyunlarının Avustralya’dan embriyolarını getiriyor ve kendi koyunlarına uygulatarak onları taşıyıcı anne yaptı. Çok güzel sonuçlar elde etti. 6-7 ay önce kendisi Fransa’dan Türkiye’ye çok kaliteli Lacaunelar geldiğini, onları görmeye gideceğini söyledi. Ben de; “gideceğin zaman haber ver ben de geleyim” dedim ve daha önce yüz yüze hiç görüşmemiştik. Benim almaya niyetim yoktu, sadece güzel Lacaune koyunu nasıl oluyor diye görmek istedim. Çerkezköy'de Irem argoya gittik, gerçekten de genetik olarak çok güzel hayvanlardı. Sağ olsun Yusuf Bey'de benim bu hayvanları satın almam konusunda çok yardımcı oldu.

Önce 25 tane alayım, 1 tane de koç alayım ve giriş yapalım dedim. 1-2 hafta sonra tekrar oraya gittik. Her zaman bu kadar güzel hayvan gelmez, imkânlarımızı zorlayalım dedik. 100’e çıkarttık, koç sayımızı da 4’e çıkarttık. Bu şekilde ilk hayvanlarımızı aldık. Kocaeli Kandıra’daki çiftliğimize getirdik. Şu anda 25 tanesi doğum yaptı, onların sütlerini sağıyoruz. Yoğurt, çiğ süt ve perakende süt olarak satıyoruz. Sütümüz kalmadığı için peynirini henüz yapamıyoruz. Peynir konusunda da standart üretimi yapabilmek için küçük bir mandıra kurmak istedik. Gerekli ekipmanları birkaç gün önce satın aldık.

Standardizasyon benim için çok önemli. Köy tipi amatörce üretimde her yaptığınız ürün farklı olabiliyor. Biz bunun böyle olmasını istemediğimiz için bu konuda yatırım yapabilmek adına kendi sütümüzü yoğurt ve peynire çevirecek kadar ufak bir mandıra kuruyoruz.

Yetiştirdiğiniz Türlerle İlgili Tecrübeleriniz Neler? İlgisi Olanlara Ne Gibi Önerileriniz Olur? 


Jersey ve Lacaune ırkı olarak ayrı ayrı değerlendirelim.

Jersey ırkının maalesef ki fiyatları şu anda çok yüksek. Bundan 3-4 yıl öncesine kadar TİGEM’de 2 Simental fiyatına 3 tane Jersey alınıyordu, cebinizde para da kalıyordu. Bugün Jersey’in fiyatı hepsini geçti. Devletin satışını yaptığı 5 farklı sığır ırkının içinde en ucuzu Jersey’e aitti, bugün en yüksek fiyatta...

Jersey’in güzel tarafı bizi sıra dışı sütçü yapıyor. Bu ürünü kullananlar şaşırıyor. Araçla satış yaptığımız noktada müşterilerin 1 saat öncesinden gelip sıra oluşturmaları ve ilgilerini görüyoruz. Jersey sütünün laktoz toleransı düşük olduğu için daha yumuşak ve hafif bir süt, sindirim açısından çok tercih ediliyor. Sütlerde A1 Kazeini ve A2 Kazeini diye iki farklı yapı var, Jerseylerde çoğunlukla A2 Kazein var. Bu da süte alerjisi olan insanların Jersey sütünü tercih etmesini sağlıyor. 


Lacaune’a gelecek olursak, biz sütçü bir firma olduğumuz için bu ırkı tercih ettik. Sütçü ırklarla kıyasladığımız zaman bu ırkın süt kalitesi daha yüksek. Yağ oranını farklı dönemlerde ölçtük, 5.5 ile 7.4 arasında değişiyor. Kuru madde oranı iyi, sütünün yoğurdu lezzetli oluyor. Peynir konusunda da zaten Fransa Rokfor peyniri sadece bu koyunun sütünden yapılıyor, öyle bir meşhurluğu var. Diğer sütçü ırklara göre hastalığa vs. direnci daha yüksek, daha dayanıklı bir ırk. Ama bizim en önemli olayımız süt kalitesi. Sönmez, Sakız, Tahirova, Assaf vs. değil de neden Lacaune denildiği zaman sütün kalitesinin benim için önemli olduğunu söylüyorum. Benim öncelikli hedefim süte müdahale etmeden doğal bir şekilde yoğurt yapmak. Diğer ırklarda bu kaliteyi yakalayamıyoruz; çünkü yağ, protein ve kuru madde oranları biraz daha düşük. Lacaune ırkını basit üç parçadan oluşan bir rasyonla besliyoruz, bakımında hiçbir fark yok. Verimi de iyi. Evcil hayvan olması diğer önemli özelliği. Mesela Sakız ırkında hayvanın yanına gittiğimizde ilk defa insan görmüş gibi her yere kaçışıyorlar. Fakat bu Lacaunelar üstünü başını çekiştiriyor, senden korkmuyor, rahatsız olmuyor. Tüm sürü yattığında sen içeriye girdiğinde kimse yerinden kalkmıyor.

Elinizdeki Irkların En Çok Sevdiğiniz Özelliği Nedir? İyi veya Zor Yönleri Nelerdir?


Jersey’in en çok sevdiğim yönü, beni sıradan süt üreticilerinden ayırmasıdır. Her yönden beni çok yukarılara taşıdı. Jersey’in dişileri sakin, evcil, ağırbaşlılar. Ama erkekleri özellikle zaman ilerledikçe agresifleşiyor. 3 yıl önce kurbanda sattığım boğa vardı, boynuzlarını genelde köreltiyoruz; ama onunkini köreltmemişiz, boynuzu ile kırabileceği her şeyi kırdı, zarar verebileceği her şeye zarar verdi. Jersey yetiştiricileriyle konuştuğumuzda ufak oldukları halde hangi ırk olursa olsun karışık beslenirse onların erkeklerine çok çektiriyor, diyorlar.

Genç Üreticilere Tavsiyeleriniz Nelerdir?


Perakende sütçülük yapacaksanız ırk seçimi çok önemli. Ben her zaman standardizasyona çok önem veriyorum. Siz kendinize bir standart belirleyin ve bunun dışına çıkmayın. Yani müşteriye süt götürüp ertesi hafta gittiğiniz zaman geçen haftadaki süt hakkında bir şey söylemesinler. Ürün bir iyi bir kötü olmasın.

Üretim kısmı olduğu gibi hizmet kısmı da çok önemli. İnsan ilişkilerinde de iyi olmanız gerekiyor. Müşteriyi kandırmayacak, ona yalan söylemeyeceksiniz. İş büyüdükçe personel ihtiyacımız oldu; fakat evlere servis kısmında hizmet kalitemiz düştü. Ben ev servislerini, servis elemanlarımızın  müşterilerimizi benim istediğim kalitede hizmet vermemeleri nedeniyle bıraktım. Şu  anda sadece ablalarım ve yeğenlerim ile birlikte çalışıyoruz. 

Hayvan Almak İsteyenler Nasıl Bir Yol İzlemeli?


Artık rengi kahverengi ve sarımtrak olan tüm inek satıcıları, hayvanlarını Jersey diye satıyor. Bu duruma maalesef çözüm bulmak çok zor. İnsanların ırkı tanıması gerekiyor. Jersey ırkı inekler, Dünyanın neresine giderseniz gidin, sahibinin elinden alınması en zor ineklerdir. Kimse kolay kolay satmak istemez. Bugün bile ben insanlarla konuştuğum zaman 15-17.000 TL gibi bir fiyatta Jersey buldum diyorlar. Ben buna hemen şüpheyle yaklaşırım. Hayvanların laktasyon verimleri ortalama 5 ton civarında. Kendim için söylüyorum, 9 TL’den sattığınız zaman bu hayvan 45.000 TL ciro yapıyor. Ciddi bir kar marjı var. Bir inek satılıyorsa ben ona her zaman şüpheyle yaklaşırım. TİGEM satıyor ama çok sinirli. Bize bu sene 2 tane çıkmış. Toplam 100 hayvan satıyorlar. Biraz çok hayvan alacaklar için mesela tırda 40 ve katları hayvan getirtmek isteyen insanlar şu anda Danimarka’dan getirmesi en uygunu olacaktır. Türkiye içinde bulunmuyor, güvenilmiyor. Aynı zamanda maalesef ülkemizde çok yaygın tüberküloz ve brucella riski var.

Hayvancılık Sektöründe En Çok Hangi Konularda Sıkıntılar Yaşıyorsunuz?


Devlet çalışanlarının üreticilere yaklaşımı konusunda sıkıntılar yaşıyorum. Benim 2020 yılında ödediğim cezaların miktarı 100.000 TL’nin üzerinde. Öncesi de var.

Ben her zaman sattığım sütte ineğin memesinden çıkmayan bir şey bulursanız bu işi bırakırım, diyorum ve buna rağmen çok farklı saçma sapan şeylerden ceza ödedik. Mesela çiğ sütü etiketsiz satamazsınız diyor, etiket yapıştırabilmemiz için de hastalıktan arî belgesi ve çiğ sütün halka arz belgesi olması gerek. Bu kanunlar her yerde uygulanıyor; fakat kişisel olarak bana en sert şekilde uygulanıyor. Çünkü ben Türkiye’nin her yerindeki arkadaşlarımla görüşüyorum. Onlar diyor ki devletin çalışanları kendileri gelip size bu belgeleri verelim, şunları yapın diyor. Ama bende durum tam tersine dönüyor. Almak istiyorum ve bunun için ne gerekirse yapıyorum, özellikle Kocaeli İl Tarım Müdürlüğü’nün çalışanları vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ben de insanların yaklaşımına göre sert birisi olabiliyorum, daha önce tartışma durumumuz olduğu için bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Kendi adıma en büyük engel devletin konu ile alakalı çalışanlarının üreticilere yaklaşımıdır.

Tarım Bakanı Olsaydınız Yapacağınız İlk 3 Şey Ne Olurdu?


Tarım Bakanı olmazdım. Yapım gereği ben hiçbir şeyin bakanı ya da başkanı olamam.

Tarım ve Hayvancılık Konusunda bulunduğunuz Şehirde En Büyük Eksiklik Nelerdir?

Bir beklentim olmadığı için hayal kırıklığım da yok.

Kuzu veya Damızlık Satışlarınız Hangi Zamanlarda oluyor?

Lacaune Koyunu yetiştiren üreticiler ile WhatsApp grubu kurdum. “Biz bir standart oluşturalım, ortak hareket edelim, müşteri kime giderse gitsin fiyat ve şartlar aynı olsun” dedim. Rekabet olmaması adına bunu da yaptık. 4 dişi 1 erkek şeklinde satış yapıyoruz. 3-3.5 aylık şeklinde teslim ediyoruz. Fiyatımız da 4 dişi 1 erkek olarak 12.500 TL. Kapora olarak 2.500 TL alıyoruz, teslim sonrası da 10.000 TL alıyoruz. Mesela 5 dişi 1 erkek isterseniz, ya da tek bir dişi isterseniz vermiyorum. 4 dişinin yanında 1 erkek satmak istiyoruz; çünkü bunu yapmazsak erkek kuzular elimizde kalıyor. Herkesin para kazanmasını bu şekilde sağlayabiliriz. Çünkü ciddi yatırımlarla biz bu koyunları aldık, getirdik, üretiyoruz.  Küçükbaşta doğumlar şubat ayı itibariyle başladı. Haziran gibi ilk teslimatlar yapılacak. Büyükbaşları şu anda satmıyorum.

Farmow İçin Bir Öneriniz Var mı?


Farmow’u kurulmaya başladığı ilk andan itibaren takip ediyorum, başarılı da buluyorum. Burada önemli olan hitap ettiğiniz kesimin anlayacağı dilden konuşmanız ve onları başka şeylere bulaşmadan bilgilendirmeniz. Biz üreticiler onu bekleriz. Ben sizi anlayabilmeliyim. Bir de siz Farmow çatısı altında konuşuyorsanız başka hiçbir şeye bulaşmamanız gerekir. Çünkü en çok şu yapılıyor; insanlar ticarete ve siyasete bulaşıyor. Böyle olduğu zaman maalesef sizin tüm doğrularınızı insanlar bir kenara bırakıyor. Sizinle aynı görüşe sahip olmayan bir insan, tüm doğrularınızı unutur, o kadar bilgi paylaşıyorsunuz ama o insan bilgilerinizin hiçbirisine önem vermemiş oluyor.

Dünya’da gerçekleşen şeyleri diğer üreticilere tanıtmanız, anlatmanız lazım. Türkiye’de artık herkes iyi kötü birbirine ulaşıyor; ama Dünya çapında diğer üreticiler ne yapıyor, ürünlerini nasıl değerlendiriyor? Mesela bizde Sivil Toplum Kuruluşları var ama çok başarısız. Dünya’da çok başarılıları var, bizde neden başarısızlar, başaranlar ne yapmış? Ekip olarak böyle farklı konularda insanlara faydalı olabilirsiniz.

Hazirlayan: Eda Vanlıoğlu
Edit: Süleyman Akçapınar





Use of the information/advice in this guide is at your own risk. The Farmow and its employees do not warrant or make any representation regarding the use, or results of the use, of the information contained herein as regards to its correctness, accuracy, reliability, currency or otherwise. The entire risk of the implementation of the information/ advice which has been provided to you is assumed by you. All liability or responsibility to any person using the information/advice is expressly disclaimed by the Farmow and its employees.